Günümüz teknolojisiyle akıllı saatlerin veya çeşitli bilekliklerin, kalp atış hızımızı sürekli olarak ölçtüğünü ve bize sunduğunu biliyoruz. Peki bu teknolojinin arkasında nasıl bir sistem olduğunu hiç düşündünüz mü?

Akıllı saatler veya bileklikler; herhangi bir sporla uğraşırken, uyurken veya çalışırken kalp atış hızımızı ölçmeye sürekli olarak devam eder.

Peki bunu nasıl yapıyorlar?

Bileklik izleyicileri, bileğinizdeki kılcal damarları kanınızın ne kadar hızlı pompalandığını ölçen bir sensöre görünür hâle getirmek için LED bir ışık kullanır.

Bu bilgi, sonrasında kalp atış hızınız olarak yorumlanır ve bu veri, “dakika başına atış” şeklinde sunulur. Bu sistem ilk etapta oldukça basit gibi görünür fakat bazı durumlarda bazı aksaklıklar da yaşanabilir.

Bilekliklerin veya saatlerin, verileri mümkün olduğunca doğru alabilmeleri için kullanıcı kesinlikle hareketsiz olmalıdır. Konuşmak, hareket etmek veya terlemek sonuçları etkileyebilir.

Örneğin, Apple Watch’un iki kalp atış hızı izleme modu vardır.

Saati egzersiz moduna aldığınızda, kalp atış hızınızı sürekli olarak takip eder. Geri kalan zamanlarda, kalp atış hızı sensörü, kalp atış hızınızı her 10 dakikada bir ölçmek için kızılötesi ışık kullanır.

Elbette bu kızılötesi ışıklar, kolunuzu hareket ettirmediğiniz sürece aktif olur. Yani kolunuzu hareket ettirmek, doğru bir okuma elde etmeyi zorlaştırabilir. Yine dövmeler, kalp atış hızı sensörünün ışığını engelleyebilir. Ek olarak soğuk havalar da sonuçların doğruluğuna engel olabilir.

Akıllı saatler veya bileklikler kalp atış hızını ölçme noktasında, koşu veya bisiklete binme gibi ritmik hareketlerde ve sporlarda daha iyi sonuçlar verir. Ancak tenis veya boks sporlarında olduğu gibi tutarsız hareketler yaptığınızda okunmalar yanlış sonuç verebilir.

Özetle akıllı saatler ve bileklikler, kalp atış hızınızı ölçmek için LED ve kızılötesi şıkları kullanır. 

İlginizi çekebilir: