Amerika’nın New York şehri, Empire State’ten Chrysler Binası’na kadar uzanan birçok gökdelene ev sahibi yapan ikonik silüetiyle tanınıyor.
Peki, birçok ihtişamlı gökdelene ev sahipliği yapan bu şehrin gün geçtikçe battığını söylesek?
Bilim insanlarının yaptığı araştırmalara göre, New York’un zemini şehirdeki devasa binaların ve yoğun yapılaşmanın baskısı altında kalarak yılda ortalama 1-2 mm alçalıyor.
Bu alçalma, Queens ve Brooklyn gibi dolgu alanlarındaysa 4,5 mm’ye kadar çıkabiliyor.
Ek olarak, yapılan hesaplamalara göre New York’un tüm binalarının toplam ağırlığı yaklaşık 840 milyon ton olduğu belirtiliyor.
Küçük gibi görünse de bu rakamlar her yıl yükselen deniz seviyesiyle birleştiğinde aslında oldukça tehlikeli bir denkleme dönüşüyor.
New York’un görkemli silüetinin bu büyüleyici şehrin giderek kendi ağırlığı altında batmasına sebep olduğunu bilmek, insanı aniden o ihtişamlı görüntünün arkasındaki kırılgan gerçekle yüzleştiriyor değil mi?
New York’un sağlam kayalar, kum, silt ve yapay dolgu malzemelerinden oluşan karmaşık yapılı bir zemin üzerine kurulu olduğu belirtiliyor.
Özellikle, alt Manhattan ve güney Brooklyn gibi dolgu malzemeleriyle doldurulmuş ağırlıkla baş etmekte diğer bölgelere kıyasla zorlandığı ifade ediliyor.
Örneğin, alt Manhattan’ın zemininde sağlam kayalardan ziyade daha gevşek yapılı dolgu alanları bulunuyor ve bu da o bölgedeki zeminin gökdelenlerin ağırlığını desteklemekte zorlanmasıyla sonuçlanıyor.
Bu yük, yüzeyin altındaki zemine sürekli baskı yaparak, şehrin kademeli şekilde alçalmasına neden oluyor.
Bir de küresel deniz seviyelerinin her yıl yaklaşık 3 mm yükseldiği düşünüldüğünde, taşkın riski de artıyor ve de bu iki faktörün birleşmesi durumunda New York’un bazı bölgelerini kalıcı olarak su altında bırakma ihtimali akıllara geliyor…
Yorumlar (0)