Tasarımcıların hayal gücünün sınırlarını zorlayan, teknolojinin imkânlarını sonuna kadar kullanan ve bazen de sadece “Neden olmasın?” diye ortaya çıkan arabalar var.
Şimdi hazırsanız, otomotiv tarihinin gizli kalmış hazinelerine doğru bir yolculuğa çıkıyoruz!
Mazda Furai, etanol yakıtla çalışan bir spor araba konseptiydi. “Rüzgârın sesi” anlamına gelen Furai, Le Mans yarışları için tasarlanmıştı ve agresif tasarımıyla dikkat çekiyordu.
Ne yazık ki test sürüşü sırasında alev alarak yandı ve proje iptal edildi. Furai, Mazda’nın spor araba tutkusunu yansıtan unutulmaz bir konsept olarak kaldı.
Ford’un 90’lı yıllardaki süper otomobil vizyonu olan GT90, 720 beygir gücündeki V12 motoruyla 378 km/s hıza ulaşabiliyordu. Yüksek maliyetler ve pazar koşulları nedeniyle üretime geçemeyen modeller arasındaki yerini aldı.
Chrysler’in türbin motorlu konsept arabası, 1960’larda otomotiv dünyasında büyük bir heyecan yarattı. Türbin motoru, geleneksel içten yanmalı motorlardan farklı olarak daha az hareketli parçaya sahipti ve çeşitli yakıt türleriyle çalışabiliyordu.
Ancak yüksek yakıt tüketimi, motor ömrü sorunları ve üretim maliyetleri nedeniyle sadece 50 adet prototip üretildi. Araçlar, halka test amaçlı kiralansa da seri üretime geçemedi.
BMW GINA, otomotiv tasarımında devrim yaratan bir konseptti. Kumaştan yapılmış esnek bir gövdeye sahip GINA, sürücünün ihtiyaçlarına göre şekil değiştirebiliyordu.
Farlar açıldığında kumaş gövdenin otomatik olarak şekil alması gibi farklı özellikleri olsa da bu yenilikçi tasarım, pratik olmaması ve güvenlik endişeleri nedeniyle üretime geçemedi. Yine de GINA, otomotiv tasarımına farklı bir bakış açısı getirmiş oldu.
Jaguar’ın 1966’da Le Mans yarışları için geliştirdiği XJ13, 5,0 litrelik V12 motoruyla dikkat çekiyordu. Sadece bir prototip üretilen bu araç, test sürüşü sırasında kaza yaptı ve hiçbir zaman yarışlarda boy gösteremedi.
Porsche, 1980’lerde dört kapılı bir sedan üretmeyi planladı ve 989 konseptini tanıttı. Araç, Porsche’nin lüks sedan pazarına giriş yapmasını sağlayacaktı ama yüksek maliyetler ve şirket içindeki değişiklikler nedeniyle proje iptal edildi. Yıllar sonra Porsche Panamera ile dört kapılı sedan hayali gerçek oldu.
1991 Tokyo Otomobil Fuarı’nda tanıtılan Audi Avus Quattro, tamamen alüminyum gövdesi ve 6,0 litrelik W12 motoruyla geleceğin süper otomobili olarak görülüyordu. Bu model de yüksek maliyetler nedeniyle seri üretime geçemedi.
Ford Nucleon, nükleer enerjiyle çalışan araba fikriyle otomotiv dünyasını şaşkına çevirdi. 1950’lerin nükleer enerjiye olan ilgisinden esinlenen konsept, küçük bir nükleer reaktörle çalışacak şekilde tasarlandı.
Güvenlik endişeleri, pratik olmaması ve nükleer atık sorunu gibi nedenlerle hiçbir zaman üretime geçemedi. Yine de Nucleon, otomotiv tarihinde cesur bir adım olarak hatırlanıyor.
Yamaha’nın Formula 1 deneyiminden ilham alarak tasarladığı OX99-11, 3,5 litrelik V12 motoru ve sıra dışı tasarımıyla dikkat çekti. Ekonomik kriz ve yüksek maliyetler nedeniyle proje iptal edildi. ?
Mercedes-Benz’in C111 serisi, türbin motoru ve daha sonra wankel motoruyla deneysel bir projeydi. Kelebek kanatlı araç, yüksek hızları ve fütüristik tasarımıyla dikkat çekti.
C111, sadece test amaçlı üretildi ve hiçbir zaman satışa sunulmadı. Yine de bu araç, Mercedes-Benz’in teknolojiye olan bağlılığını gösteren bir simge hâline geldi.
Bu 10 araç, otomotiv dünyasının en ünlü ve bilinen deneysel konseptlerinden sadece birkaçı.
Yorumlar (0)