Hacettepe Üniversitesinden Jelolog Prof. Dr. Cemal Tunoğlu, 1999 yılında Kastamonu’da yaptığı arazi çalışmaları sırasında bir fosil keşfetti ve bu konuda çalışan Fransız meslektaşı Nathalie Bardet ile birlikte tanımlayıp "mosasaurus hoffmannii mantell, 1829" türünün kalıntılarını bilim dünyasına sundular.
Dünyanın çeşitli bölgelerinde daha önce tanımlanan bu fosil, Türkiye’de ilk defa görülmesi açısından oldukça önemliydi. Çünkü Türkiye’nin Geç Kretase dönemine ait birimlerinde, denizel makro ve mikro paleontolojik bulgular oldukça fazla olmasına karşın, dinozorlar dönemini temsil eden bir omurgalı bulgusu o güne değin saptanamamıştı.
Türkiye’de bulunan bu fosil, sadece alt çenenin ufak bir kısmını içeriyor. Üzerinde birkaç diş var. Dişlerin ne kadar iri olduğu rahatlıkla seçilebiliyor. Şu an Hacettepe Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölüm Sergisi’nde sergileniyor.
Kastamonu’nun Devrekani ilçesinin kuzeyinde yer alan Beyler Barajı civarında bulunan bu fosile ait sağ ve sol çene ve bir dizi parçalayıcı dişler ile çeneleri birbirine bağlayan sol jugal parça bu buluşun en önemli materyalleri.
Bu zamana kadar dünya çapında 40-50 mosasour türü saptanmıştır. İlk kez 1770-1780’li yıllarda Dr. C. K. Hoffman tarafından keşfedildi.
Bu dev canlılar, yılan ve balık gibi yüzerler ve dikey hareketlerini ise balinalar gibi sağlarlardı. Bunlar hava solunumu yapan reptillerdi(sürüngen) ve periyodik olarak yüzeye ulaşıp bu gereksinimlerini sağlamaktaydılar.
En küçükleri 3-3.5 metre boyunda iken en irisi ülkemizde de saptanan mosasaurus hoffmannii 17.5 metre boyunda olup, tyrannosaurus rex ile eşit boyuttaydı. 14 ton ağırlığındaydı, bu da ortalama 3-4 adet file denk geliyor.
Mosasourlar karnivor canlılar olup; genellikle balıklar, ammonitler(soyu tükenmiş deniz yumuşakçaları) ve yengeçler ile beslenirlerdi. Mosasour kalıntılarının bulunduğu alan gerçekten de ammonit ve yengeç fosilleri açısından oldukça zengin bir alandır.
Yine de günümüzdeki köpek balıklarını ve balinaları rahatlıkla öldürebilecek güçte canlılardı.
Farklı jeolojik dönemlerde kıtaların yeri bu şekildeydi.
Peki bu canlının günümüzde de yaşamasını ister miydiniz? Belki de gerçek bir "Van Gölü Canavarı"mız olurdu!
Kaynaklar:
Cemal Tunoğlu & Nathalie Bardet Araştırma Makalesi
Hacettepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cemal Tunoğlu
Hacettepe Üniversitesi | Genel Jeoloji Anabilim Dalı | Resmi Hesabı
Görsel kaynakları: Deviant Art
Özel teşekkür:
Mersin Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Jeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurdan İnan
Yorumlar (0)