Türkiye bu sefer Dünya Kupası’nda olmasa da biz dahil tüm sporseverlerin gözü Katar’da düzenlenen 2022 Dünya Kupası maçlarında... Önümüzdeki 1 ay boyunca sürecek turnuva boyunca, internet kullanımının da tavan yapacağı düşünülüyor.
Ancak 2022 Dünya Kupası’nın daha önceki etkinliklerden ayrılan tuhaf bir tarafı da var. Düzenlenmeye başladığı 1930 yılından bu yana dünya kültürlerinin birbirleriyle kaynaştığı bu etkinlikte teknoloji, belki de ilk kez neyi nasıl konuştuğumuzu bu kadar etkiliyor.
Göçmen işçi ölümleri büyük tartışmaları, boykot hareketlerini beraberinde getirdi ve taraftarlar, Katar’daki etkinliğe gitmeme kararları almaya başladılar. Katar’da hayatını kaybeden göçmen işçilerin sayısı, ülkedeki büyükelçilikler aracılığıyla edilinilip The Guardian tarafından haberleştirilmiş ve Katar bu iddiaları reddetmişti. Ardından kaza geçiren göçmen işçilerin tazminat gibi haklara kavuşması için çalışmalar yapıldı.
Sözde her ülkeden kitleler halinde turistler gelecek ve harcanan 220 milyar dolar misliyle geri kazanılacaktı.
Üstelik ülke başına seçilecek bu 1600 taraftarın tüm masrafları karşılanacaktı. Maaşlı taraftarlardan beklentiler de oldukça basitti: En az 2 hafta boyunca kalmak, turnuva ve ülke hakkında sosyal medyada olumlu paylaşımlar yapmak…
Katar’ın sınır komşusundan gelen bu insanlar için günde 10 dolar ücret ödendiği yazıldı.
“Eğer bu en büyük mesele ise ben istifa edip plaja yatmaya gidiyorum. Müslüman ülke olunca büyük bir problem oluyor! Bu son dakika değişikliğinin sebebi, o ana kadar yapıp yapamayacağımızı görmekti”
“Ben elbette Katarlı değilim, Arap değilim, Afrikalı değilim, gay değilim, engelli ya da göçmen işçi değilim. Ama onları anlıyorum çünkü yabancı bir ülkede, bir yabancı olarak ayrımcılığa uğramak ne demek biliyorum."
“Eğer Avrupa bu göçmenlerin kaderini gerçekten önemsiyorsa, Katar’ın yaptığı gibi hukuki yollar açarak, bu kişilerin Avrupa’ya çalışmaya gelmesinin önünü açar. Onlara bir gelecek ve biraz umut sağlar."
Hal böyle olunca turistlerin önemli bir kısmı, baskılar ve yasaklar nedeniyle Dubai’deki otellerde kalmayı tercih etmeye başladı. Zira Dubai, daha esnek ve batı kültürüne uygun kurallara sahip bir Arap ülkesi.
Takım kaptanları tarafından klasik kol bandı yerine tercih edilen bu kol bandı, ilk olarak Hollanda tarafından kullanılmıştı. Ardından pek çok Avrupa ülkesi tarafından desteklendi. Ancak FIFA Katar’da yasakladı bu bandı, hatta para cezası yanına bir de takana sarı kart cezası eklendi. Takım kaptanlarının kart görmemesi için ülkeler bu pazu bandından vazgeçmek zorunda kaldılar.
Tabii ki ellerinde kılıçlarla sahnede dolaşan bir tabur erkeğin bu gösterisi, ülke kültürünün bir yansımasıydı. Elbette o an kimse zarar görmedi. Ancak bu kültürel göstergelerin, yapılırken 6500 işcinin hayatını kaybettiği stadyumlardan birinde sergilenmesi kutupları keskinleştiriyordu.
İşçi ölümlerinin gerçekleştiği bir organizasyona katılması sebebiyle topa tutuldu Morgan Freeman. Çoğu insan, kendisinden yaşananlara tepki göstermesini bekledi. Sosyal medyada çokça paylaşılan "İnsanlık, Afrikalı bir anne çocuğuna ‘Tabağındaki yemek bitecek’ diye bağırdığında kurtulacak.” sözü falan da hatırlatıldı tabii. Ancak Freeman sadece işini yaptı.
Bu arada bilmeyenler için Morgan Freeman, ilk kez sembolik bir şekilde "yaratıcı" rolünü üstlenmiyor. Kendisi pek çok dini motif ve hiciv içeren 2003 yapımı Bruce Almighty (Aman Tanrım) filminde Tanrı karakteriyle beyaz perdeye çıkmıştı.
Casper’ın Orta Doğu esintileri taşıyan bir versiyonu gibiydi. Katar’ın bu etkinlikle batı ülkelerin hakimiyetinde olan popüler kültürü yapıbozuma uğratma çabasının bir ürünüydü bu maskot da… Tabii önceki Dünya Kupası maskotlarından çok daha sevimli ve iyi bir tasarıma sahip olduğunu söylemek mümkün.
İkilinin üzerine satranç oynadığı Louis Vuitton çantası, aslında Dünya Kupası’nın taşındığı çantanın ta kendisi. Üzerinde oynanan satranç oyunu da aslında gerçekten oynanmış ve berabere bitmiş bir oyun. Daha fazla detayı aşağıdaki içeriğimizde bulabilirsiniz:
Ülke yönetimi başı açık gezdiği için gözaltına alınan ve bu sırada baskıcı rejim polisi tarafından 16 Eylül 2022 tarihinde öldürüldüğü söylenen Masha Amini’nin cinayetinden sorumlu tutuluyor. Furbolcular da Amini olayından sonra sokağa dökülen halka destek vermek amacıyla mevcut rejime ait milli marşı okumayarak tepki gösterdiler.
"Güvenlik görevlisi ABD-Galler maçı için geldiğim stadyuma beni almadı.
“Bir Katarlı olarak gurur duyuyorum. Batılılar değerlerinin evrensel olmadığını ne zaman anlayacak bilmiyorum. Eşit derecede saygı gösterilmesi gereken farklı değerlere sahip başka kültürler de vardır. Unutmayalım ki Batı insanlığın sözcüsü değildir.”
Kültürel birliktelik sembolü olan bir etkinliğin kültürel çatışmaya dönüştüğünü gösteren bu son olayla birlikte görüyoruz ki Katar, aslında sahip olduğu değerleri batılı ülkelere göstermeye çalışıyor.
Yorumlar (0)