Şimdi, sıradan bir yolculuktan çok daha fazlasını vadeden bir keşfe çıkıyoruz. Bu serüvende, belki de ilk defa duyacağınız, "Gerçekten mi?" dedirten gerçeklerle Amerika’yı yeniden keşfedeceğiz.
Hazırsanız, Amerika’nın dibine kadar ineceğimiz bilgilere başlıyoruz!
ABD bayrağı anlamı incelemesi yaparak başlayalım. Bayrak üzerindeki şeritler 13 koloniyi, 50 yıldız ise birliğe katılan eyaletleri temsil ediyor. “ABD bayrağı kaç yıldız?” diye merak edenler olduğu kadar bayrağı kimin tasarladığı da bir diğer sorulan soru. Bayrağın tasarımı hakkında birçok efsane var. Bir inanışa göre Betsy Ross adında bir terzi, bayrağın ilk tasarımını yapmış fakat bu teori tarihçiler tarafından tartışmalı.
Bazı kaynaklarda ise ABD bayrağını tasarlayan kişi olarak Robert G. Heft gösteriliyor. Tasarladığı sırada 17 yaşında olan Heft, lise sınıfı projesi olarak tasarımı ortaya çıkarıyor.
330 milyondan fazla kişi Amerika eyaletleri arasında yaşıyor. Bu sayılar da onu, dünyanın en kalabalık üçüncü ülkesi hâline getiriyor. ABD nüfusu yanı sıra toplam alanı ile de ilklerde. Toplam alanı ile ABD, dünyanın dördüncü büyük ülkesi. ABD eyaletlerinden bazıları:
Federal düzeyde kabul edilmiş resmî bir dil olmasa da en çok İngilizce kullanılıyor. Amerikan İngilizcesi de dediğimiz bu dilin ardından ülkede konuşulan ikinci dil, İspanyolca. Hawaii eyalet anayasasına göre ise Hawaii dili ve İngilizce ortak resmî dil.
1785-1790’a kadar New York, ülkeye başkentlik yaptı. Sonradan başkentlik statüsünden düşmüş olsa da New York, nüfusu ile ABD’nin en büyük şehri.
Bunun yanı sıra Washington adını da ABD’nin ilk başkanı George Washington’dan alıyor.
1615’te Manhattan’a yerleşen Hollandalılar tarafından kurulan New York’un adı New Amsterdam’dı. 1664 yılında İngilizlerin eline geçince ismi New York olarak değişse de Wall Street civarında hâlâ eski isminin yer aldığı tabelaları görebilirsiniz.
Bu bilgiyi zaten biliyorsunuz ancak ne zamandan beri olduğu bilgisini de eklemeden geçmek istemedik. ABD, 1871 yılından bu yana dünyanın en büyük ekonomisi olma ünvanını elinde tutuyor. Bu yüzden de ABD için “süper güç” benzetmesi yapmak şaşırılacak bir şey değil.
30 Mart 1867’de gerçekleştirilen bu satış, bugünkü para birimiyle yaklaşık 125 milyon dolar ediyor. O zamanlar birçok Amerikalı bu anlaşmayı "Seward’ın Ahmaklığı" olarak nitelendirse de zaman, Alaska’nın ne denli değerli bir yatırım olduğunu kanıtladı.
Ayrıca Alaska, ülkenin en uzun sahil şeridine sahip. Hem Pasifik hem Arktik Okyanusu ile komşu Alaska, nüfus yoğunluğu ile son sıralarda yer alsa da eyaletteki en uzun kıyı şeridine ev sahipliği yapıyor.
Altın, petrol ve doğal gaz gibi kaynaklarla dolu bu toprak, Amerika’nın kuzeyine doğru genişlemesinde stratejik bir öneme sahip oldu. "Son sınır" olarak da adlandırılan Alaska, vahşi doğası, muazzam buzulları ve zengin kültürüyle bir macera cenneti.
1886’da Fransız-Amerika dostluğunu kutlamak için Fransa tarafından hediye olarak gönderilen Özgürlük Heykeli, sadece ABD’nin değil dünyanın ikonik sembollerinden biri.
Küresel buluşların merkezi olarak kabul edilen Amerika’dan; bilgisayar, cep telefonu, uçak, internet, dijital fotoğraf makinesi, kredi kartı, mikro işlemci, bulaşık ve çamaşır makinesi, uçak, patates, ampul, e-posta, GPS, hoparlör gibi icatlar çıkmış.
Amerika’ya gittiğinizde birçok müzeyi ücretsiz olarak gezebilirsiniz. Başkent Washington’daki National Mall’da yer alan müzeler, Amerika tarihi ve kültürü hakkında inanılmaz bir kaynak. Sadece tarih değil uzay mekiği veya dinozorlar hakkındaki müzeleri de ücretsiz gezmek mümkün.
Washington D.C’deki Kongre Kütüphanesi, sadece bir kütüphane olmanın ötesinde, dünyanın en büyük bilgi hazinesi olarak kabul ediliyor. 167 milyonun üzerinde öge ile bu kütüphane, her konuda bilgi arayanların ilk durağı.
Sadece kitaplarla dolu devasa bir bina olmayan kütüphane aynı zamanda 5,5 milyon harita, 6 binin üzerinde karikatür dergisi, 70 milyon el yazması, nadir bulunan eserler, müzik kayıtları ve daha birçok şey barındırıyor. Bu kütüphane, bilgiye olan tutkunuzu yeni bir seviyeye taşıyacak bir yer.
Dünyada en çok dinlenilen müziklere baktığımızda Amerika’dan çıktığını görebilirsiniz. Caz, rock ’n’ roll, hip-hop, country, folk, R&B, soul ve gospel bunlar arasında gösterilebilir.
Pizza her ne kadar İtalya’nın meşhur lezzeti olsa da Amerika’nın daha çok tercih ettiği kesin. 100 dönüm pizza demek de 10 Amerikalıdan 9’unun pizza yediği anlamına gelebilir. Bu verilere bakınca da ülkede obezitenin neden yüksek olduğunu anlamak zor değil.
Konusu gelmişken bir bilgi daha verelim. Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezlerine göre ABD’de herhangi bir günde 84,8 milyon kişi fast food tüketiyor. Çılgınca!
Amerika’da 100 bin kişi başına 629 mahkûm düşüyor. Bu rakamlar da Amerika’yı dünya genelinde en yüksek hapishane nüfusuna sahip ülke yapıyor. Ülkede bir kişinin suçtan beraat etse bile hüküm verilene kadar cezaevinde kalma zorunluluğu da bu sayıları arttıran etmenlerden biri.
Ülkede, acile bile girince dünyanın parasının ödenmesi, sağlık sistemlerinin ne kadar kabus olduğunu gösteriyor. ABD’de hasta olup tüm birikiminizi iyileşmek için harcayabilirsiniz. İlacından uzun vadeli bakıma kadar birçok kalem insanı iflasa sürükleyecek derecede.
ABD’deki çocuk ölüm oranlarına bakınca silahlanma maalesef ki ikinci ölüm sebebi. 2016 yılında 3 bin 143 çocuk, silaha bağlı ölümlerden hayatıını kaybetti.
Büyük şehirler dışında, ülkedeki toplu taşıma sistemi sandığınız gibi değil. Genelde herkesin araba kullandığı düşünülerek otoyollar iyi durumda olsa da toplu taşıma araçları da bir o kadar kötü.
Yorumlar (0)