Nesiller boyunca aktarılan Avrupa kültüründeki masallara ya da hikâyelere hiç dikkat ettiniz mi? Oradaki mitolojik karakterler pagan kültürünün bir eseri diyebiliriz. Neden derseniz, cevabı çok açık. Paganizm, tek tanrılı inançların yayılmaya başlamasından çok daha önce Avrupa’da hatta daha uzak yerlerde bile hâkim olan bir inançtı.
Avrupalılar ile paganlar arasındaki ilişki karmaşıktı. Tek tanrılı inanç ile çok tanrılı inançlar çatışmaya başladığında hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Pagan kültürü mitolojik özellikleriyle masallarda kaldı. Gelin, hep beraber bu ilginç kültürü inceleyelim.
MS 1. yüzyılda Hristiyanlık ortaya çıktığı ve yayılmaya başladığı zaman, Roma İmparatorluğu’nda çok tanrılı inançlar vardı. Hristiyanlıkta tek tanrı olduğuna inanılırken, birden fazla tanrının olduğuna inananlar ile anlaşmaları oldukça zordu. Hristiyanlığa mensup insanlar ise bu çok tanrılı inanca sahip toplulukları ’’paganus’’ olarak tanımlıyordu. Köylü ve taşralı anlamına gelen paganus kelimesinden türetilen "paganizm", Latince kökenli bir kelimedir. Aslında kelime anlamı itibarıyle Hristiyan olmayanları aşağılayıcı nitelikte. Zaten kullanılma amacı da buydu.
Türkçede ise putperestliğin karşılığı olarak kullanılmaktadır. Peki nedir bu putperestlik? Putperestlik kelimesinin özüne bakarsak, literatürde tam karşılığını ’’idolatry’’ olarak görürüz. Bu kelime Yunanca eidolon (put, idol) ve latreia (tapınma) kelimelerinden türemiştir. Yani anıt, kült imge vb. suretleri yaratıcı yerine koyup önünde ibadet etmektir diyebiliriz. İbadethaneleri veya yazılı belgeleri yok. İbadetler ruhlara atfederek ritüeller şekilde gerçekleştiriliyor.
İskandinav, Eski Kuzey Avrupa, Yunan, Mezopotamya kültürlerindeki inançlar paganizm ile ifade edilmektedir. Çok tanrılı dinlere inanan kabilelerin inançları da paganizm olarak tanımlanıyor. Ancak pagan kelimesinin çok tanrılı inançlarla birlikte kullanılmasının tarihi tam olarak bilinmiyor.
15. ve 19. yüzyıllar arasında Hristiyan Avrupalılar; Amerika, Avrupa ve Asya coğrafyasına yayılmaya başladığında paganizm inancının birçok türüyle karşılaştılar. Örneğin bugün Hinduizm olarak adlandırdığımız inançla tanıştılar. 19. yüzyılda bu inanca Hindu paganizmi adını verdiler.
Günümüzde iki tür paganizmin varlığından bahsedebiliriz. Bunlar;
Şimdi bu iki paganizm türüne daha yakından bakalım.
Çok tanrılı dinsel gelenekleri baz alan klasik paganizm inancında doğa (tabiat) ana karakterdir. Suların, ağaçların veya dağların kutsallaştırılmasının yanı sıra gökyüzü veya yıldızlara tanrısal anlam yükleniyor. Çeşitliliğin fazla olmasının nedeni ise tanrıların çokluğudur. Bunların insan kaderine etki ettikleri inancı ise çok kuvvetli. Bu nedenle büyü ve büyüsel olaylar klasik paganizmde fazla yaygındır.
Hatta öyle ki tanrısallığına inandıkları şeylerin cinsiyeti olduğuna inanılıyor. Dişil ve eril enerji olarak adlandırdıkları paganizm inançlarında dişil olan tanrıçaların yeri oldukça özel.
Paganizmin bu türü bugünkü modern dünyanın etkisiyle oluşmuş. Modern dünyanın inançsızlığına karşı ortaya çıkan bu tür, daha sistematik ve kurumsal dinlere de karşı. Doğayla olan uyumu ve bireysel özgürlüklere karşı olmalarıda önde gelen özelliklerindendir. Klasik paganizmle benzer olarak doğa ritüellerine devam ederler.
Avrupa’nın paganizm dinini tanımaya başlamasının net tarihi bilinmiyor ancak Vikingler döneminde yaşanan istilalar sebebiyle kültürler birbiriyle tanışmaya başladı diyebiliriz. Avrupalılar, İskandinavların Avrupa’yı dolaşıp yerleşmesi nedeniyle pagan kültürüyle birçok kez tanışmış oldular. Bazı Avrupalılar pagan inancına hayranlıkla bakarken, bazıları ise yok saymış ve kendileri için tehlikeli olarak görmüşler.
Ancak Orta Çağ zamanlarında Hristiyanlığın yaygınlaşması ve Katolik Kilisesi’nin otoriter gücü nedeniyle Hristiyanlar ve paganlar arasında çatışmalar oldukça fazlaydı. Pagan inançlarını ve ritüellerini uygulamaya devam edenler zulüm görmeye başladı. Katolik Kilisesi’nin öncelikli amaçlarından biri paganları Hristiyan yapmaktı. En sonunda birçok pagan baskılar altında din değiştirmek zorunda kaldı.
Avrupa’da paganizmin yükselişi Rönesans zamanlarına kadar uzanıyor. Çok tanrılı dinler, Rönesans hümanizminde ön plana çıkmaya başladı ve araştırılmaya değer görüldü. Yunanistan ve Roma’nın klasik inançları Rönesans hümanistleri tarafından sanat eserlerine yansımaya başladı. Hristiyanlık öncesi var olan çok tanrılı dinlere olumlu açıdan bakılması ise romantik akımın bir parçası olmuştu.
İrlanda’dan Rusya’ya kadar mitolojiler sanatta, şiirde ve edebiyatta giderek daha fazla benimsendi. Rönesans hümanistleri, eleştirmenler tarafından pagan ya da neo-pagan olarak adlandırıldılar.
Avrupa’da 20. yüzyılın ilk yarılarına gelindiğinde Hristiyanlık öncesi dinlerin yayılması ve yeni dinlerin ortaya çıkması hız kazandı. Bahsettiğimiz kelimenin kökeninden dolayı modern pagan grubu, geleneklerine paganizm yerine yerli inancı adını vermeyi tercih etti.
Bu kadar tarih bilgisi yeter, şimdi biraz da paganizmin detaylarına bakalım.
Her inançta olduğu gibi paganizm inancında da semboller mevcuttur. Hatta en çok sembole sahip inanç diyebiliriz. Bunlardan en önemlisi ve pagan kültürünün sembolü hâline gelen 5 köşeli yıldız sembolüdür. Pentagram adı verilen bu yıldızın köşelerinin temsil ettiği elementler var. Bunlar; toprak, hava, ateş ve sudur. Bu elementler uyumun ve döngünün koruyucusu olarak anlamlandırılıyorlar.
İnançlar belli başlı bazı öğretiler etrafında şekillenirler. Paganizm inancında da çokça öğretiler var. Bunlar:
Pagan kültüründe ritüeller genellikle festival olarak adlandırdıkları etkinliklerde yapılıyor. Her bir festival farklı zaman dilimlerinde gerçekleştiriliyor. Bunlardan bazı festivaller şunlar:
Paganizm, Avrupa tarihine önemli izler bırakmıştır diyebiliriz. Birçok pagan geleneği, inancı ve hikâyesi folklor ve mitoloji biçiminde varlığını sürdürüyor. Özellikle masallarda geçen mitolojik kavramlar bu duruma en iyi örnek.
"Paganizm nedir?" sorusunu yanıtladığımız ve özelliklerinden bahsettiğimiz bu içeriğin sonuna geldik. Pagan kültüründe size en ilginç gelen şey neydi? Yorumlarda buluşalım.
Yorumlar (0)