Herhangi bir eseri gördüğünüz zaman dönüp bir daha bakıyorsanız, ya çok derin ya da çok ilginç bir şeyler görmüşsünüz demektir. Bu ilginç görünümün altına gizlenmiş derinliği görebilmek ise bir bakıştan fazlasını gerektirebilir.
Dünyanın dört bir yanında bulunan ilginç heykeller her ne kadar ilginç görünseler de aslında kulağa çok da ilginç gelmeyen hikâ?yelere sahip olabiliyorlar. Bu listede, ilk görüldüğü zaman varlığının sorgulanma olasılığı yüksek ancak önyargı ile yaklaşılmaması gereken bazı heykelleri derledik.
Rönesans sanatçısı Giambologna tarafından yapılan, İtalya’nın Toskana bölgesine bağlı Vaglia komününde yer alan Apennine Colossus heykeli yaklaşık on bir metre boyutunda. Bir deniz canavarını boğmaya çalışıyormuş gibi görünen, yosunla kaplı, orta yaşlı bir adam görüntüsü verilmiş bu heykelin içerisinde gizli odalar ve mağaralar bulunuyor.
Heykelin zemin katında, Yunan tanrıçası Thetys’e adanmış sekizgen bir çeşmenin bulunduğu bir mağara, kafasının içerisindeki küçük odada ise yakıldığında dumanın burun deliklerinden dışarı çıkacağı şekilde tasarlanmış bir şömine saklanıyor. Dev Colossus ilk yapıldığında arka kısmında bir nevi heykele “doğallık” katacak bir mağaraya sahipti. Bu haliyle heykel, yaşlı dev bir adamın mağara içerisinden canavara doğrulduğu anda taşa dönüştüğü izlenimini veriyordu.
2014 Art Market Budapeşte Festivali sırasında Gresham Sarayı’nın arazisinde sergilenen heykel, festivalin bir parçası olarak başlayıp ilginç görünümü sayesinde gözleri üzerine çekmeye başladı. Polistirenden oluşturulması sebebiyle geçici sayılan heykel, internette viral olmaya başlayınca beklenilenden çok daha ünlü ve değerli bir hale geldi. Yeraltından çıkmaya çalışan bu devin heykeli, Gallery Out of Home tarafından “özgürleşme arzusu” olarak yorumlanmıştı.
Sol elinde tuttuğu fenerle limana çıkmaya çalışan, ürkütücü The Black Ghost (Kara Hayalet) heykeli aslında göründüğünden çok daha zıt bir anlam taşımaktadır. Yüzüklerin Efendisi serisinden fırlamış gibi görünen The Black Ghost heykelinin yapımındaki ilham kaynağı 1595’ten kalma bir efsaneye dayanıyor.
Muhafız Hans von Heidi, limanın yakınında gece turlarını yaparken su kenarında bir hayalet belirdiğini ve tahıl stoklarının yeterli olmadığına dair bir konuşma yaptığını öne sürer. Hans von Heidi, bu gördüklerinin üzerine tahıl stoğunun arttırılması için bildiride bulunur. Olayların ardından izleyen kıtlık yılları, Hans’ın görmüş ve inanmış olduğu bu hayaletin kurtarıcı olarak ilan edilmesine sebep olur. Böylelikle, Svajunas Jurkus ve Sergejus Plotnikovas isimli iki sanatçı tarafından hayaletin günümüze kadar korunacak bir heykeli yapılır.
Farklı görünümleriyle öne çıkan “çalışan insanlar” temalı bu heykellerin büyük bir bölümü eksik gibi duruyor. Ancak bu eksiklik, tam da bir bütünü oluşturmak üzere şekillendirilmiş. Bu çalışmalar "Les Voyageurs" (Gezginler) isimli akımın altında, 2013 yılında Avrupa Kültür Başkenti seçilen Marsilya’da sergilendi. Heykelleri ilginç yapan kısım ise altındaki eşsiz tasarım fikri.
Asfalt zemini suya çeviren hipopotam heykelleri, Asya’nın en büyük hayvanat bahçelerinden olan Taipei’nin eski müdürü Chen Pao-chung’un yaratıcı fikriyle oluşturulduğu günden beri Taipei’nin simgesi olarak anılıyor. Asfalt üzerindeki hipopotamların yarım heykelleri, hipopotamların gerçekten yüzüyor gibi görünmelerine sebep olmakta.
En ilginçlerinden olduğu inkâr edilemeyecek olan Man Hanging Out, özellikle bilmeyenleri için çıplak gözle görüldüğü zaman korku uyandırabilecek bir heykel. Ve belki de en felsefi anlam taşıyanlarından biri.
1996 yılında heykeltıraş David Cerny tarafından yapılan bu heykeldeki adam herhangi birisi değil, ünlü psikanalist Sigmund Freud’un bir yansıması. Elleriyle direği umarsızca tutmaya çalışan ve bir elini cebinde olan bu figür, ölüm ve yaşam arasındaki çaresiz korkuyu hisseden Freud’un kararsızlığını temsil ediyor. Her ne kadar tartışmalı olsa da, bu heykel ile Freud’un ölüm fobisine gönderme yapıldığı düşünülüyor.
Zamanında 57. Uluslararası Sanat Sergisi için ünlü heykeltıraş Lorenzo Quinn’in yaptığı anıtsal heykel, Ca ’Sagredo Oteli’nin bulunduğu binayı destekliyor gibi görünen ve kanaldan yükselen iki dev elden oluşuyor. Support ismi verilen heykel, küresel ısınmadan kaynaklanan su seviyelerine yönelik farkındalık uyandırmak amacıyla yapılmıştı.
Eva Oertli ve Beat Huber’ın yapmış olduğu The Caring Hand of Glarus heykeli, arka planında güzel anlamlar taşıyan bir başka ilginç çalışma. Toprağın içerisindeymiş gibi görünen el heykelinin ortasında bulunan ağaç, insanoğlunun doğayla bir oluşu ve çevre bilinci gibi anlamları temsil etmek için tasarlanmış.
Farklı etnik kökene sahip çocukların gerçek kalıbıyla oluşturulan, alçıyla yapılmış bir grup çocuğun heykeli. Molinere Sualtı Heykel Parkı’nda bulunan heykel, Jason deCaires Taylor isimli sanatçı tarafından oluşturulmuştur. Suyun akıntısına direnmek için daire oluşturan, el ele tutuşan çocuk heykelleriyle birlik duygusunu canlandırmak istemiştir.
Heykeller, çimentonun pH’ını düşürme teknikleri kullanılarak ve dokulu bir yüzey uygulanarak mercan büyümesini desteklemek için tasarlandı. Bu tasarıdaki asıl amaç, zaman ve çevrenin insan bedenini nasıl etkilediğini sanata yansıtmaktı.
Heykel, aynı zamanda orta geçit ticaretine yorumlanmaya devam etmekte. Asıl amacının kölelik ticaretine göndermede bulunmak olmadığını belirten Jason deCaires Taylor, yaptığı heykelin köle ticaretine farkındalık yaratmış olduğu için rahatsızlık duymadığını da belirtmiştir.
Çin’de bulunan bu uzun bacaklı örümcek heykeli ne Stranger Things dizisine ne de Dali’nin sürrealist çizimlerine ait. Ancak tek bir ortak yanları var, o da hepsinin birbirinden ürkünç bir görünüme sahip oluşu.
Bronz, paslanmaz çelik ve mermer karışımı heykel, 9 metre boyuyla dünyanın en büyük heykellerinden biri. Birkaç katlı binaya eşdeğer olarak görebilirsiniz. Örümceğin gövdesinin altında bronzla işlenmiş bir kesesi, kesenin içinde de mermer yumurtalar bulunmaktadır.
Sanatçı Louise Bourgeois, heykeli annesiyle bağdaştırdığını, örümceklerin sivrisinek yediğini, böylelikle de örümceklerin annesi gibi yardımsever olduğunu söylemiştir. Genç yaşta annesini kaybeden sanatçı annesine karşı olan sevgisine ithafen, Fransızcada “anne” anlamına gelen “maman” isimli örümcek heykelini yapmıştır. Örümceğin zarif ve anaç şekilde yorumlandığı 1999 yapımı heykel, 2018 senesinden itibaren Long Museum’da sergilenmektedir.
Yorumlar (0)