‘Zihin kontrolü’ günümüzde, özellikle de eğlence sektöründe sık sık karşımıza çıkan bir konu. Hatta bu zamana kadar pek de iyi amaçlarla kullanıldığını görmedik desek hatalı sayılmayız. Öyle ki genelde büyük kitlelerin kötü amaçlar uğruna kontrol altına alınmalarını sağlamak için, sinema ve oyun dünyasında bu yönteme başvurulduğunu görüyoruz.
Bunu konu alan yapımlara baktığımızda ise genelde uzak gelecekte geçiyor olmaları dikkat çekiyor. Peki zihin kontrolü bugün bile bize uzak görünürken, 1960’larda başarılı şekilde gerçekleştirildiğini biliyor muydunuz? Bunun altına imzasını atan ve sayısız eleştirinin odağı hâline gelen Jose Delgado’nun deneyine gelin yakından bakalım.
Tam adı José Manuel Rodríguez Delgado olan İspanyalı bilim insanı, Yale Üniversitesinde çalışmıştı. 1915 yılında doğan Delgado, tıp alanında bir kariyer yapmak istiyordu.
Doktorasını 1936’da tamamladı ve bunun ardından İspanya’daki iç savaşta esir düştü. Bu bağlamda doktorasını tekrar yapması gerekmişti. Bu sefer fizyoloji alanına yöneldi.
Ünlü Nöroloji Uzmanı John Fulton’un, şempanzelerin beyinlerindeki ön loba zarar verdiğini gören Delgado, bunu oldukça uygunsuz görmüştü. Bunun daha sonradan lobotomi yöntemine katkı sağladığını belirtelim.
Zaten Delgado’nun amacı da beyne zarar vermeden Parkinson ve epilepsi gibi hastalıkları tedavi edebilmekti.
Delgado, beyne yerleştirilen Stimoceiver isimli aletinin yardımıyla hem kişisel hem de toplumsal sorunlara yol açan nörolojik problemlerin çözülebileceğine inanıyordu.
Bu durumlara örnek olarak epilepsiyi ve sebepsiz şekilde şiddete meyilli olmayı gösterebiliriz.
Bu noktada kabaca beynin belirli yerlerine belirli miktarda elektrik sinyalleri gönderilerek belirli aksiyonların gerçekleşmesi sağlandı. Alttaki başlıklarda bunun sonuçlarını görebilirsiniz.
Kafesindeki diğer şempanzeleri sürekli rahatsız eden bir maymuna bu yöntemi uygulayan Delgado, elektrik sinyalini harekete geçiren anahtarı da kafesin içine yerleştirdi.
Bu anahtarın, agresif canlıyı sakinleştirdiğini gören bir dişi, kısa sürede bunu fark edip kullanmaya başladı ve kafes, içindekiler için daha huzurlu bir hâl aldı.
Bir başka deneyde ise Paddy isimli dişi bir şempanzeye bir alıcı yerleştirildi. Şempanzenin amigdalasının çektiği (krizlere neden olan) belirli bir sinyali algılayan ve bu sinyal her algılandığında tepki olarak canlıyı huzursuz eden başka bir sinyal üreten alıcı sayesinde, baştaki sinyalin yüzde 50 oranında azaldığı görüldü.
Bu da insanların yaşadığı krizlerin hafifletilmesini sağlayacağına yönelik umutlar doğurdu.
En azından başta durum böyleydi. Yani deneklerin kafalarından büyük ekranlara uzanan kablolar vardı etrafta.
Fakat bu hem deneklerin hareket alanını kısıtlıyordu hem de enfeksiyon riskini artırıyordu.
Bu sayede kablo derdinden kurtulmuş oldu.
Çünkü burada Delgado’nun amacı daha önce de söylediğimiz gibi nörolojik hastalıklara tedavi bulmaktı. Bu bağlamda epilepsinin beynin hangi kısmında rol oynadığını bir türlü bulamadı.
Bunun üstüne beynin, düşündüğünden daha karmaşık olduğunu da kendisi söylemişti.
36 yaşındaki epilepsi hastalığı olan bir kadın, Delgado’nun tedavisinin ardından araştırmacılarla flört etmeye başlamış.
Buna ek olarak yine epilepsi hastası olan 11 yaşındaki bir çocuk, tedaviden önce oldukça somurtkan bir ifadeye sahipken tedavinin ardından oldukça dost canlısı bir hâle bürünmüş. “Kız olmak isterdim” diye nereden geldiği bilinmez bir yorumu da var bu çocuğun.
Birkaç gün içinde asistanların da yardımıyla anestezi kullanılarak sakinleştirilen boğaların beynine, daha önce bahsettiğimiz alıcı yerleştirildi. Toplamda güreş için özel olarak üretilen 4 boğa bulunuyordu.
Ringde boğayla karşı karşıya gelen Delgado, boğa tam kendisine çarpacakken elindeki cihazı kullandı ve boğa, videoda görebileceğiniz üzere diğer yöne doğru yöneldi. Üstelik agresif tavrı da ortadan kalkmış gibi görünüyor.
Bunun ardından Delgado asıl ününü kazandı diyebiliriz. Zira deneyin ardından sayısız medya kuruluşundan gönderi alıyordu.
Oldukça mümkün olsa da objektif kısmını verelim. Bu tedavinin tutarsızlığının farkında olan Delgado, çok sayıda gönüllü kişiyi geri çevirmişti. “Bu noktaya kadar üzerinde deney yaptığı hayvanlar ne olacak?” demeden önce de belirtelim.
Bilim dünyasında bu konunun etik olup olmadığına dair tek bir yorum duyamazsınız. Fulton’un yaptığını Delgado uygun görmedi. Delgado’nun yaptığını da siz uygun görmeyebilirsiniz. Burada kendisinin amacı, Parkinson gibi hastalıklara çözüm bulmaktı.
O zamanlarda da esnaf (lafın gelişi) abilerimiz/ablalarımız “Delgado beynimize çip takacak” şeklinde ortalığı ayağa kaldırıyordu. Komplo teorisyenleri, ordunun Delgado’ya finansal destek sağladığını görünce tabir yerindeyse daha da çok endişelendi.
Fakat Delgado, buna cevap olarak bu sponsorlukların kötü amaç barındırmadığını belirtti.
Hatta kendisiyle hiç alakası olmayan bir kadının Delgado’ya, beynine çip taktığı gerekçesiyle milyon dolarlık dava açtığı bile biliniyor.
İspanya’daki sağlık bakanı, Delgado’dan İspanya’ya dönmesini ve Madrid’deki tıp okulunda yer almasını istedi. Bu, “Sizinle mi uğraşacağım?” tadında bir kaçış değildi. Sadece gelen teklif reddedilecek gibi değildi Delgado için.
Bir süre sonra Amerika’ya geri taşınan Delgado, 2011 yılında hayata gözlerini yumdu.
Yorumlar (0)