İçten içe bir ses, o bölgeyi kaşımamamız gerektiğini söyler ve dikkatimizi başka şeylere yönelterek bu hareketten kaçınmaya çalışırız ancak genellikle pek de başarılı olamayız.
Peki kabuk tutarak iyileşmeye başlayan yaralar neden kaşınır?
Bu lifler merkezi sinir sistemimize, vücuttan bir tepki almak amacıyla cildin belirli bir noktasında bir tahriş meydana geldiğini haber verir.
Vücudumuz bir yara aldığında, yaralanan bölgenin kenarlarında yeni hücreler oluşur ve bu hücreler, yaranın merkezine doğru hareket ederek diğer hücrelerle bağlantı kurar. Bu bağlantı gerçekleştiğinde ise hücreler kasılır ve yara onarılır.
Hücrelerin yaranın merkezine olan göçü ve devamında diğer hücrelerle bağlantı kurması, aynı zamanda bu bölgelerde mekanik strese sebep olur. Böylece kaşıntıyı algılayan nöronlar harekete geçer ve yarayı kaşıma isteği artar.
Bu kimyasalların çoğu ve bunları üreten hücreler, kaşıntılı yaralarla ilişkilendirilir. Ayrıca kaşınmakta ısrarcı olan bir yara, o bölgenin iyileştiğinin habercisidir fakat bu yanlış bir alarmdır.
Çünkü kaşıntının amacı aslında uyarıdır. Bu, herhangi bir zararlı canlının üzerimizde gezindiğine ya da alerjik bir reaksiyonun tetiklendiğine işaret edebilir. Hâl böyle olunca da kaşınmak, hayatımızı kurtarabilir.
Böylece yaranın etrafındaki sağlıklı cilt, beklenmedik hasarlar alır. Ne yazık ki tüm bunlar enfeksiyon riskini arttırır ve böylece yaranın iyileşme süresi uzar. Devamında da aylarca ve yıllarca vücudumuzda taşıdığınız yara izleri kaçınılmaz olur.
Ayrıca kaşıntı sinirlerinin, kaşıntı algısının çoğunun gerçekleştiği omuriliğe doğru yol aldığı bilinir fakat beynin, kaşıntıyı nasıl tanımladığı ve bunu çözerek tepki vermeyi nasıl başardığı hâlâ cevabı verilmemiş sorular arasındadır.
Özetle yaralarımızın iyileşirken kaşınması iyiye işarettir ve vücudumuzun, mekanik ve kimyasal işlemlerinin düzgün çalıştığını gösterir. Ancak kaşınan bölgeyi aşırı bir şekilde kaşımak, beklenmedik tepkilere davetiye çıkarabilir.
Yorumlar (0)