6 yüzlü bir zarı attığınızda herhangi bir sayının gelme olasılığı %16,6… İki yüzlü bir madeni para da genel olarak şansınız %50… Bir aralık vermeden aklınızdan sayı tutmanızı istesek doğru bir tahmin yapma ihtimalimiz çok çok düşük. Peki bozuk parayı, zarı ya da akıl oyunlarını bir kenarı bırakıp bilgisayar yazılımlarını, akıllı telefon uygulamalarını kullanırsak ne olur?
Hemen şimdi Google’da “zar at” araması yaparak sanal ortamda şansınızı test edebilirsiniz. Belki hangi sayının geleceğini doğru tahmin edemeyeceksiniz, ancak söylememiz gereken bir başka detay daha var. Herhangi bir bilgisayar yazılımı ya da uygulama, rastgele sayı belirleyemez. Yani yazılım dünyasında şansa, rastgele olma durumuna yer yoktur.
Size rastgele ve karmaşık gelen çoğu bilgisayar işlemi için durum aynı. Yazılım, işletim sistemi uygulama farke etmez, bilgisayarlar gerçek hayatın rastgeleliğini taklit edemezler. Onlar için formüller, kurallar bellidir. Hatta bilgisayarlarda gerçekleşen hataların da nedeni bellidir, bu yüzden pek çok hataya kod verilmiştir.
Bunun en temel nedeni, bilgisayarların programlanma şeklidir. Programlar ise algoritmaları takip eder. Algoritmalar da görevlerin nasıl yerine getireleceğini söyleyen, daha önceden belirlenmiş komutlara göre hareket eder. Yeryüzündeki en gelişmiş yapay zeka yazılımı için bile durum bunlardan ibarettir. Hatta bir yapay zeka, bir başka yapay zekayı kodlasa bile işin içine rastgelelik giremez.
Mühendisler ve yazılımcılar, artık neredeyse rastgele sayı üretebilecek kadar gelişmiş sistemleri mümkün kılan bazı yöntemler geliştirdiler. Nitekim gelinen noktada bile gerçek hayatın taklidini yapabilen yazılımlar üretilemedi.
Hayır, sadece tüm algoritmaların ve bilgisayarlara öğretilen tüm ihtimallerin gerçek hayattaki gibi görünmesini sağlıyorlar. Yani bir bakıma üst düzey gerçekçi grafiklere sahip oyunlar gibi, gerçek yaşamı andıran sistemler inşa ediyorlar. Bir başka deyişle manzaraya bakıp resmini çiziyorlar.
Bize rastgele görünen sayı dizileri oluşturmak için bazı matematiksel formüller, önceden belirlenmiş sayı tabloları kullanılıyor. Günümüzdeki bilgisayar algoritmaları o kadar çok ihtimal ve olasılık üzerine hesap yapabiliyor ki sonucu tahmin etmek, rastgele bir seçim yapılmadığını kanıtlamak için dedektif gibi çalışmak gerekiyor. Ancak doğru yol bilinirse bir insan, bilgisayarın ürettiği sonuçların rastgele olmadığını kanıtlayabiliyor.
Teknoloji dünyasında bir yazılımın rastgele olmadığını kanıtlamak için pek çok şirket çalışıyor. Bu şirketler, özellikle rakiplerinin yazılımlarını deşifre etmek, gerçek yaşamı nasıl taklit ettiğini anlamak üzerine büyük çaba gösteriyorlar. Tersine mühendislik yöntemleriyle rakiplerin yazılımı deşifre edilerek kendi ürünlerini geliştiriyorlar.
Rockstar, Ubisoft ya da EA Games gibi oyun şirketlerinin yaptıkları üst düzey oyunları düşünün… Örneğin FIFA’da bilgisayara karşı maç yaptığınızı hayal edin. Belki yenilecek, belki yeneceksiniz, ancak bilgisayarın yaptıkları asla rastgele olmayacak. Hatta iyi bir oyuncudan öteye geçip iyi bir mühendis olursanız, oyunun tüm algoritmalarını çözebilir, bilgileri gidip Konami’ye satabilirsiniz.
Elbette oyun şirketleri ve teknoloji dünyasındaki bütün global üreticiler, kendi algoritmalarını korumanın sayısız yolunu buluyor, bunlar için de algoritmalar ve yazılımlar geliştiriyorlar. Artık katman katman biriken algoritmalar sayesinde, yapay zekâ yazılımlarının analiz edebileceği veri yığınları da artıyor. Bu veriler, günümüzde petrolden bile daha değerli işlem görüyor.
Bilim insanları, kuantum bilgisayarlar ile ihtimallerin ve hesaplama gücünün zirveye çıkması için çaba gösteriyor. Google ve IBM gibi şirketler, sadece 0 ve 1, var ya da yok, evet ya da hayır ihtimallerinin üzerine çıkan sistemler geliştiriyorlar. Bu sistemler iki ihtimalden daha fazlasını aynı anda hesaplayıp gerçek hayatın rastgele düzenini taklit edebilir mi, zaman gösterecek…
Yorumlar (0)