Hiç dinlenmeden, inanılmaz mesafeler katedebilen albatrosların kanat açıklıklarının ne kadar olduğu sorusunun cevabı ise ağızları açık bırakacak türden! Denizciler tarafından batıl inançlara konu olmuş albatrosların efsanesi bile var.
Gelin efsanevi albatros kuşu hakkında ilginç bilgilere, Türkiye’de olup olmadığına, kanat açıklığının ne kadar olduğuna, kaç kilometre mesafe uçabildiklerine, kilolarına ve mitolojik efsanesine birlikte bakarak onlara bir kez daha hayranlık duyalım.
Büyük ve uzun kanatlarıyla nam salan albatroslar, genellikle güney yarımküredeki okyanuslarda yaşarlar. Kanat açıklıkları, onları yaşayan kuşlar arasında en genişi yapar. Gövdeleri genellikle beyaz renkte olup gri ya da siyah renkte tüylerle süslenir.
Muazzam uçuş yetenekleriyle bilinen albatroslar, hafif gövdeleri ve güçlü kanatları sayesinde hiç durmadan, çok uzun mesafeleri katedebilirler. Rüzgarların da yardımıyla 8 saat aralıksız uçabilirler ve balık, kalamar gibi deniz canlılarını avlarlar.
Bu ihtişamlı kuşlar, genellikle aynı eşe sadık kalırlar. En düşük boşanma oranına sahip kuşlardır da diyebiliriz. Çiftlerden biri ölene kadar neredeyse hiç ayrılmazlar. Çiftleşme sonrası yumurtadan çıkan yavru, her iki ebeveyni tarafından uzunca bir süre beslenir.
Hatta %31 oranında, dişiler birbiriyle çift olur! Dişi-dişi çiftler, dişi-erkek çiftlerine göre daha az yavruya sahiptir. Albatroslar ne yazık ki avlanma ve denizcilik faaliyetleri nedeniyle nesli tehlikedeki türler arasında.
Albatros kuşlarının kanatlarının açıklığı, bazı türlerde tam 3 metreye kadar ulaşabilir! Bu da onları, dünya üzerinde yaşayan en geniş kanat açıklığına sahip kuş yapar.
Bu geniş kanatları rüzgarla buluşturan albatroslar, 15.000 kilometre mesafe katedebilecek kapasiteye sahip. Mitolojik kitaplardan fırlamış gibi âdeta! Zaten birazdan değineceğimiz bir efsanesi de var albatros kuşlarının.
Simitlerle beslediğimiz martılar da albatroslar gibi deniz kuşlarıdır ancak akraba değillerdir. Albatroslar, “diomedeidae” familyasının bir üyesiyken martılar “laridae” familyasına aitlerdir. Ayrıca albatroslar etoburken martılar omnivordur.
Genellikle Güney Okyanusu ve Güney Pasifik gibi geniş okyanuslarda yaşayan albatros kuşları, ülkemizde doğal olarak bulunmaz. Hatta genel olarak, insanların görebileceği yerlerde nadiren bulunurlar.
Türkiye, çoğunlukla kuzey enlemlerinde ve ılıman iklim kuşaklarında yaşayan kuşlara ev sahipliği yapar. Kıyı ve iç bölgelerimiz, kendi ekosistemlerine özgü kuş türleriyle zengin olsa da albatroslar, bu türler arasında değildir.
22 albatros türünden 15’inin nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya. Özellikle “gezgin albatros” ve “kraliyet albatrosları”, kritik tehlike altında. Balıkçılık endüstrisinin kullandığı büyük ağlar, hedef olmayan diğer birçok kuş ve deniz canlısı gibi albatrosların da sonunu getiriyor.
Biz yiyelim diye avlanan balıkların yanında ağlara ve oltalara takılan istenmeyen kuş ve deniz canlılarının ölüleri, bir çöp gibi denizlere geri atılıyor. Yavrular ise anne-babaları tarafından getirilen plastik parçalarını yiyerek ölebiliyor. Dünyadaki her güzel şeyi mahvettiğimiz gibi albatrosları da öldürüyoruz.
Bir denizci tarafından anlatılan efsane, 18. yüzyıl İngiliz edebiyatının önemli örneklerinden biri olmasının yanı sıra albatros kuşunun sembolik anlamını da içerir.
Mite göre bir denizci ve mürettebatı gemide yol alırken Güney Okyanusu’nda bir albatrosla karşılaşırlar. Denizci, albatros kuşunu avlayarak gemilerine getirir ancak gemideki diğer kişiler bu hareketi pek hoş karşılamaz.
Bir süre sonra gemi, kutup bölgelerine yaklaşır ve buzullarla karşı karşıya kalınca ilerlemesi epey zorlaşır. Mürettebat, çok zorlu koşullar altında hayata tutunmaya çalışır. İçlerine girdikleri bu durumun sorumlusunun ise albatrosu avlayan denizci olduğunu düşünürler ve onu lanetlerler.
Gemiyi kurtarmaya çalışan herkes yorulur ve perişan hâle gelir. Geminin durumu, her an daha kötüye gider. Mürettebat, açlıktan ve susuzluktan ölür. Bu olay, denizcinin içsel dönüşümünü başlatır. Albatrosu öldürdüğü için çok büyük bir vicdan azabı çekerek tanrıya dua eder.
Denizci kurtulur ve yaşamı yeni bir anlam kazanır fakat olayı hiçbir zaman unutamayacaktır, sürekli olarak hatırlaması gerecektir. İşte bu efsane, insan; doğaya ve onun sembollerine saygı göstermezse başına gelebilecekleri anlatır aslında. Biz de şu anda albatros kuşlarının neslini tüketiyoruz ve her nesli tükenen hayvan, doğanın dengesini bir adım daha bozmaya itiyor.
Devasa kanat genişlikleriyle kilometrelerce uçabilen albatros kuşları hakkındaki bilgilerden bahsederek bu efsanevi hayvanları biraz daha yakından tanımaya çalıştık. Siz de albatroslar hakkında ilginç bilgilere sahipseniz yorumlarda paylaşabilirsiniz.
Yorumlar (0)