Bir sanatçının yanında çalışan dört gencin kendilerini uzaklarda resim çizerken bulması, koskoca bir akımı ortaya çıkaracaktı. Günümüzde belki de farkında olmadan bilgisayar ekranlarımıza koyduğumuz, evimizin duvarlarına astığımız resimler; o sanatçılara ait.
Empresyonizm (izlenimcilik), geleneksel normları bir kenara iterek taptaze bir görünüm sunmuştu ve sanata bakış açısını değiştirmişti. Gelin şimdi “Empresyonizm nedir, empresyonizm sanat akımının özellikleri nelerdir ve temsilcileri kimlerdir?” sorularını yanıtlayarak bakmaya doyamayacağınız eserleri inceleyelim.
Empresyonizm (izlenimcilik), 19. yüzyılda Fransa’da; önce resim, sonra müzikte gelişen önemli bir akımdır. Empresyonist resim, bir dizi tekniği paylaşan, 1876-1886 yılları arasında yaşayan sanatçıların ürettiği çalışmaları içerir.
Resimde en göze çarpan özelliği; küçük, görünür fırça darbeleriyle harmanlanmış renkler ve doğa ışıkları tasvir edilmesidir. Empresyonizm akımı sanatçıları, akademik tarzda resmin katı kurallarını bir kenara bırakma arzusunda buluşur.
“Empresyonizm” terimi, sanatçılar tarafından seçilmedi. Fransız sanat eleştirmeni Louis Leroy, bir açılış sergisi üzerine yazdığı makalede Monet’nin 1872 tarihli “Impression, Sunrise (İzlenim, Gün Doğumu)” adlı tablosuyla dalga geçti ve şu sözleri yazdı:
“Duvar kağıdı resmi için bir ön çizim, bu deniz manzarasından daha tamamlanmış bir çizim olurdu.”
Bahsettiği eseri içeriğimizin sonlarına doğru göreceğiz.
Modernleşmenin diğer alanlarındaki dalga, empresyonizmi etkiledi. Sanayi devrimi ve demir yolunun icadı; orta ve alt sınıf Parislilere, daha fazla boş zaman ve kırsal kesime hızlı ve ucuz bir şekilde seyahat etme fırsatı verdi. Bu süre zarfında, 1860’lı yıllarda dört genç sanat öğrencisi (Claude Monet, Alfred Sisley, Pierre-Auguste Renoir, Frédéric Bazille), akademik sanatçı Charles Gleyre’nin yanında çalışırken birbiriyle tanıştı. Geleceğin, empresyonizm sanat akımı temsilcileri olacaklardı.
Boş zamanlarında şehrin çevresindeki uzak bölgelere giden trenlere binerek tarlaları, nehirleri, sıcak güneş ışığını, işçileri, deniz kenarında gününün tadını çıkaran Parislileri resmediyorlardı. İşte bu dört arkadaşın o zamanlarda çizdiği resimler, empresyonizm sanat akımının öncüleri olmalarını sağladı ve koskoca bir akımı ortaya çıkardı.
Empresyonizmin özellikleri, görsel sanatlardan taşarak müzik ve edebiyat alanına da sıçradı. “Müzikal empresyonizm”, atmosfer ya da ruh hâli izlenimi yaratmayı içeriyordu ve 19. yüzyılın sonlarında Fransa’da popüler olmuştu. Fransız yazarlar ve şairler, empresyonizm akımını sözdizimsel çeşitlilik ve parçalı düzyazı ile temsil ettiler.
Yukarıdaki resimde gördüğümüz Claude Monet (1850-1926), empresyonizmin temsilcileri arasında öncü isimlerdendir. Muhtemelen hepimiz, en az bir defa bir eserine denk gelmişizdir. Sanatçı, suyun ve yeşilliklerin birleşmesini içeren tablolarıyla ünlüdür.
Empresyonizm temsilcilerinden bir diğer isim Alfred Sisrey (1839-1899), manzara resimleriyle ön plana çıkar. Empresyonist akımının, doğa ve atmosfer odaklı yönünü temsil eder.
Yukarıdaki resimde yer alan Pierre-Auguste Renoir (1841-1919) daha çok, sosyal yaşam ve kadın portreleriyle tanınır. Empresyonizm akımının önemli temsilcilerinden ve öncülerinden Renoir, renkleri ve ışığı kullanarak duygusal bir etki yaratır.
Empresyonizm akımının bir diğer öncüsü Frédéric Bazille, genellikle figüratif kompozisyonlara odaklanırdı. Ancak ne yazık ki kariyeri erken yaşta sona erdi ve 29 yaşında, savaşta hayatını kaybetti. Daha uzun yaşasaydı, empresyonizm akımında daha belirgin etkiler yaratabilirdi.
Monet’nin yarattığı ve empresyonizme adını veren “İzlenim, Gün Doğumu”, empresyonizmin hareket noktasının ışık olduğunu gösteriyor bize. Doğan güneş, dumanı tüten bacalar, sisler… Eserdeki tarz, yepyeniydi. Renklerin azaltılması, zıt renklerin kullanımı, kenar çizgilerinin belirsizliği ve fırça darbelerinin titreşim yaratması ile anın yakalanması; empresyonizm akımının ideal bir örneğini oluşturuyordu.
Vincent van Gogh’un imza niteliğindeki muazzam eseri "Yıldızlı Gece", empresyonizm akımı içerisinde değerlendirilen resimlerden. Fırça darbelerine ve kompozisyona dikkatli baktığımızda ipuçlarını görmemiz mümkün.
Kar manzarasını fırça darbeleriyle etkileyici bir şekilde tasvir eden Alfred Sisley, sanatçının tarzının evrimini de kanıtlar nitelikteydi. Bu eseri, hava şartları sebebiyle dışarıdaki yeşilliklerde resim yapamayacağı için Louveciennes’teki evinin penceresinden çizdi.
Empresyonizm akımının bir diğer öncü ismi Pierre Auguste Renoir, sevdiği yerlere ve manzaralara olan sabitliğiyle de ön plana çıkıyordu. İşte bu yerlerden biri, yukarıda gördüğünüz aile restoranı “House Furnes” idi. Restoranda, kız kardeşlerin etkileyici bir tasvirini yapmıştı.
Fransa’nın Hérault bölgesindeki Castelnau-le-Lez köyüne bakan taş bir çıkıntının üzerinde oturan genç bir kadının tasvirini görebiliyoruz eserde. Her detayı ayrı büyüleyici değil mi?
İşte empresyonizmin en akılda kalıcı eserlerinden bazıları bunlardı. Elbette başka değerli sanatçıların, yüzlerce etkileyici eseri daha var. Biz şimdilik bunlarla yetindik ve “Empresyonizm nedir?” sorusunu sanat akımının özellikleri, temsilcileri ve en önemli eserleri üzerinden anlatmaya çalıştık. Sizin merak ettiğiniz başka sanat akımları varsa yorumlara yazabilirsiniz.
Yorumlar (0)