Bir dakika bir saat veya daha fazlası. Bu sürenin ne kadar olduğu fark etmeksizin, beklemek tüm koşullarda can sıkıcı bir eylemdir.
Gelin, neden bu kadar sabırsız olduğumuza ve beklemenin zaman algısı üzerindeki etkilerine bakalım.
Sinir bozucu, stresli ve kaygı vericidir. Beklemenin bu kadar zor olmasının bir sebebi, zaman algısını bozmasıdır. Geciken bir otobüsü, bir türlü açıklanmayan sınav sonucunu veya bir türlü gelmeyen mesajı beklemek epey zordur.
Bu beklemeler esnasında zaman bir türlü geçmez ve çoğu insan için gecikmeler ve beklemeler, gerçekte olduğundan çok daha uzun hissedilir. Beklemek zaman algımızı yavaşlatır, çünkü zaman hakkında düşünerek geçirdiğimiz zaman miktarını değiştirir.
Elbette beynimizin sınırlı bir kapasitesi vardır ve düşünecek onlarca şeyimiz varken, önemli olmadığı zamanlarda bir de zamanı düşünmek ve bu kapasiteyi o şekilde doldurmak istemeyiz. Bu da aslında zamanın daha hızlı geçmesine neden olur.
Beklerken, bu sürecin ne zaman biteceğini bilme isteğimiz, zaman hakkında daha fazla düşünmemize sebep olur. Çoğumuz bir bekleyiş sırasında saatin dakikalarına takılır kalırız. İşte bu da zamanın daha yavaş geçtiğini düşünmemize sebep olur.
Dönüş zamanlarının belirli olmaması, aktivitelere katılma ve aileleri ile görüşme fırsatlarının kısıtlı olması, eve dönmeyi bekleme sürelerinin altı aydan çok daha uzun hissedilmesine sebep olur.
Ancak astronotlar, uzayda çeşitli araştırmalarla ve çalışmalarla ilgilendiklerinde, zamanın %80 oranında daha hızlı geçtiğini ileri sürer. Herhangi bir şeyle uğraşmadıkları dakika veya saat aralıklarında bu zaman, onlara göre çok daha yavaş geçer.
Özetle nerede olduğunuz fark etmeksizin beklemek oldukça zor bir eylemdir ve zaman algısında istenmeyen ancak kaçınılmaz olan değişimlere sebep olur.
Yorumlar (0)