Bu gemiyle seyahat etmeyi planlayan yolcular çeşitli soru işaretleri sebebiyle bu düşüncesinden vazgeçiyor, kargolarını istedikleri yere ulaştırmaya çalışan firmalar ise mallarının güvenliğinden endişe ediyordu.
Peki NS Savannah isimli bu geminin, herkesi bu denli fazla korkutmasının sebebi neydi?
Tasarımcıları, yağ yakan bir motorun küçük bir nükleer reaktörle değiştirilmesinin daha ekonomik olduğu görüşündeydi ve aynı zamanda bu sistem, büyük yakıt depolarına olan ihtiyacı da ortadan kaldıracak ve kargo ve yolcular için gemide daha fazla yer açacaktı.
Çünkü nükleer enerjiyle çalışan gemiler, yakıt ikmaline ihtiyaç duymadan yıllarca yol alabilir ve çok daha yüksek bir hızla seyahat edebilirdi.
Örneğin NS Savannah’ın ürkütücü bulunmasının en önemli sebeplerinden biri, yolculardan yalnızca birkaç metre uzaklıkta bir nükleer reaktörü bulundurmasıydı. Bu nükleer reaktörün varlığı, gemiden atmosfere zehirli dumanların yayılmasına neden oluyordu.
Savannah’ın 74 miliwatlık silindirik reaktörü, yakıt ikmali için çalışacaktı. Yolcuları ve mürettebatı güvende tutmak için ise reaktörden sadece birkaç metre uzağa yerleşik koruma katmanları yerleştirildi.
Ancak yine de bunun ne kadar güvenli olacağı oldukça büyük bir tartışma konusuydu.
Gemi oldukça az bir miktarda uranyum kullanarak, yaklaşık 150.000 kilometre yol kat etti ancak bu durum bazıları tarafından her ne kadar bir başarı olarak görülse de Savannah’ın eksileri bitmek bilmiyordu.
Savannah’ın bir limana yanaşabilmesi için özel izne ihtiyacı vardı ve bu talebin, aylar öncesinden bildirilmesi gerekiyordu. Akabinde limanlar da güvenlik endişeleri nedeniyle bu teklifi genellikle reddediyordu.
Ayrıca geminin nükleer bir kazaya neden olması gibi olası bir felaket senaryosunda, ona nasıl ve kimler tarafından müdahele edileceği de büyük bir soru işaretiydi.
Özetle NS Savannah, tüm dünyaya nükleer bir gemi inşa etmenin mümkün olabildiğini kanıtlamış olsa da sahip olduğu elektrik santrali ve çalışma prensibinin bir gerekliliği olan nükleer reaktörü sebebiyle güvenlik açığı oluşturmuş ve endişelere sebep olmuştu. Tüm bu sebeplerden dolayı 1971’de devre dışı bırakıldı.
Yorumlar (0)