Bitcoin’in kıtlığı, sıklıkla ağın ve varlığın gelecekteki fiyat potansiyelinin avantajı olarak vurgulanır değil mi?
Peki, neden sadece 21 milyon Bitcoin üretilecek şekilde tasarlandı?
Her on dakikada bir, blockchain’e yeni blok eklenir ve bloğu başarıyla ekleyen madenci hem yeni çıkarılmış Bitcoinlerle hem de blok içindeki işlemlerin ücretleriyle ödüllendirilir.
Ancak Bitcoinler önceden belirlenmiş havuzda beklemiyor. Bir blok başarıyla çıkarıldığında, yeni Bitcoinler coinbase işlemi denilen özel bir işlem türüyle varlığa kavuşuyor.
Bitcoin kodu, coinbase işleminde verilen blok ödülünün 50 BTC’den başlamasını ve her 210.000 blokta bir yarıya inmesini belirtir.
Bu olay "Halving" olarak adlandırılır ve her dört yılda bir gerçekleşir. Son halving, 20 Nisan 2024’te gerçekleşmişti.
Madencilerin çıkardığı her 210.000 blok için ödül üretilir ve bu ödül bir sonraki blok için yarıya düşer. 24 x 365 = 8.760 saat eder ve 4 yıllık periyot olan yarılanma döneminde 35.040 saat eder.
Her saat 6 blok oluşturulur. Bu da 4 yılda 210 bin 240 blok yapar. Tüm blok ödüllerini hesapladığımızda:
50 + 25 + 12.5 + 6.25 + … = 99.99847... sonucuna ulaşırız. 210 bin parçanın blok yarılanma miktarı ile çarptığımızda, 21 milyon adet sonucunu elde ederiz.
Bitcoin’in toplam arzının 21 milyon adet olarak belirlenmesinin nedeni buradan gelmektedir. Ancak Satoshi Nakamoto, ilk BTC blok ödülünü 50 yerine 100 yapsaydı bugün 21 milyon değil, 42 milyon adetlik bir arz sınırı tartışıyor olacaktık.
Teorik olarak topluluk konsensüsü ile Bitcoin arzının artırılmasına karar verilebilir. Ancak mevcut Bitcoin sahipleri için böyle bir fikir cazip olmayacaktır çünkü arzın artırılması, varlığın değerini olumsuz etkileyebilir.
2140 yılından sonra madenciler yalnızca işlem ücretleriyle ödüllendirileceklerdir. Ancak BTC değerindeki beklenen artış, madenciliğin kârlı kalmasını sağlayacaktır.
Yorumlar (0)