Aslında bu noktada BMW’nin önceliği hem işlevsellik hem de estetik ve böbrek ızgaralar bunun için çok uygun.
Gelin bunu biraz daha detaylandıralım ve böbrek ızgaların tarihine bir yolculuk yapalım.
’Kidney Grille’ olarak adlandırılan bu böbrek ızgaralar, ilk defa 1933’de üretilen BMW 303 modeli ile hayatımıza girdi. BMW’nin bu tasarımı yapmaktaki ilk amacı, iki yandan hava girişi sağlayarak motoru daha iyi soğutabilmekti. Ayrıca bu tasarım aracın aerodinamiğine de katkı sağlıyordu.
BMW’nin bazı modellerinde yer alan aktif ızgara elemanları, hız ve ihtiyaca göre açılıp kapanabilir yapıda tasarlanıyor. Böylece hava direnci en aza indiriliyor, yakıt verimliliğini ile performansı optimize edebiliyor.
BMW, böbrek ızgaralarda otomobilin ihtiyaç duyduğu çeşitli sensörlere de yer veriyor. Bu sensörler genellikle otomobilin yardımcı sürüş sistemleri ve güvenlik özellikleriyle ilgili sensörler.
Şekli değişse, büyüse ya da küçülse bile bu ızgaralar 91 yıldır hayatımızda ve artık BMW’nin tasarım diliyle özdeşleşmiş hâlde. BMW, bu konuyla ilgili ’’Zaman içerisinde tasarımı daha akılcı ve daha işlevsel olacak şekilde değişse de bu detay, marka kimliğinin ayırt edici bir özelliği olarak kaldı.’’ ifadelerini kullanıyor.
Peki siz BMW’nin son yıllarda ürettiği modellerdeki böbrek ızgara tasarımını nasıl buluyorsunuz? Özellikle 4 serisindeki ızgaralar epey eleştirilmişti...
Yorumlar (0)