Casio G-SHOCK; modern, şık ve kullanışlı tasarımıyla dünya çapında çoğu insanın tercih ettiği ve severek kullandığı bir saat modelidir. Ancak bu ürünün bugünlere gelmesi çok da kolay olmamıştır.
Gelin, Casio G-SHOCK’un ortaya çıkış hikâyesine bakalım.
Bu fikir, düşse bile kırılmayacak sağlam bir saat yapmaktır. 1980’lerde saatler, oldukça hassas ve narin aletler olarak kabul edilir ve saatlerin düştüğünde kırılması o zamanlar için oldukça doğaldır.
Bir saatin dayanıklı olması fikri de bu sebeplerden dolayı oldukça alışılmadık gelir. Kikuo Ibe bu fikri yine de denemeye değer bulur ve yeni bir saat geliştirmek için çalışmaya başlar.
Ancak yaptığı düşme testi, bu varsayımı haksız çıkarır. Dış yüzeye uygulanan hiçbir darbe emici, kauçuk kırılmayı önlemez. Birkaç denemenin ardından saatin temel bileşenlerini korumak için beş tampon malzemesinden yapılmış beş aşamalı bir darbe emici tasarlar.
Fakat başka bir sorun daha vardır. Elektronik bileşenlerden yalnızca biri, düşme testinde kırılır ve âdeta kısır bir döngü başlar. Çünkü kırılan bileşeni güçlendirmek başka bir bileşenin kırılmasına neden olur.
Ibe’nin aklına yine bir fikir gelir. Kauçuk bir topun içinde yüzen bir saat, en büyük darbelere karşı bile dayanıklı olabilirdi. Bu çığır açan keşif, G-SHOCK’un benzersiz yapısının anahtarı niteliğindedir.
Ancak bu ürün ilk etapta pek rağbet görmez. Sonraları Kuzey Amerika’daki bir televizyon programında saatin oldukça kullanışlı olduğu kanıtlanır ve bu ürünün dünya çapında yıldızı parlamaya başlar.
Bunun yanında 90’lı yıllarda genç kaykay ve sörf severler G-SHOCK’u, tarzından ve dayanıklılığından dolayı çok sever. Zaman içinde de bu ürün, sokağın moda ikonu hâline gelir.
G-SHOCK, dayanıklılık konusunda benzersiz bir saattir. Sembolik kare tasarımı, darbeye dayanıklılık noktasında oldukça başarılıdır. Kikuo Ibe de kararlılığı ile G-SHOCK’u bugünlere kadar getirir.
Yorumlar (0)