Çin’in elektrikli araç konusunda bu kadar öne geçmesi şaşırtıcı mı? Belki de değil! Gelin, başarının arkasındaki sebeplere birlikte bakalım.
Aslında bu başarı birdenbire gelmedi, dikkatlice planlanmış stratejinin ürünü desek yanılmış olmayız.
2000’li yılların başlarında Çin’in otomotiv endüstrisi, içten yanmalı motorlu araçlar konusunda güçlüydü ancak yerli markalar, yabancı üreticilerle rekabet edebilecek düzeyde değildi.
Çin, içten yanmalı motor inovasyonunda ABD, Almanya ve Japonya gibi ülkeleri geçemeyeceğini fark etti. Bu nedenle tamamen yeni bir alana yatırım yapma kararı aldı: pille çalışan araçlar.
Politikalar sayesinde birçok yerli elektrikli araç markası ortaya çıktı ve yeni teknolojileri optimize etmeye başladı. Ayrıca genç otomobil alıcıları arasında, büyük müşteri kitlesi oluştu.
2009 yılından itibaren hükûmet, elektrikli araç şirketlerine finansal sübvansiyonlar sağlamaya başladı. Bu destekler, şirketlerin modellerini iyileştirmeye devam etmelerini ve tüketicilerin daha uygun fiyatlarla araç sahibi olmalarını sağladı.
2022’de satılan elektrikli araç sayısı, Çin’de dünya genelindeki elektrikli araç satışlarının yarısından fazlasını oluşturuyordu.
Çin hükûmeti, sübvansiyonları yalnızca yerli şirketlerle sınırlamadı aynı zamanda Tesla gibi yabancı şirketlere de sundu. Bu sayede Tesla, Çin’de üretim tesisleri kurdu ve Şanghay’daki Gigafactory, Tesla’nın en verimli üretim merkezi hâline geldi.
Ayrıca elektrikli aracın en önemli parçası bataryadır ve Çin, batarya teknolojisinde büyük adımlar attı. Özellikle LFP (lityum demir fosfat) bataryaları konusunda önemli yenilikler yaparak teknolojiyi daha güvenli ve uygun maliyetli hâle getirdi.
Çin, batarya üretiminde gerekli malzemelerin çoğuna sahip olmasa da bu malzemelerin rafine edilmesi konusunda dünya lideridir.
Yorumlar (0)