"Kaliteli" yapım denildiğinde bu kavram kişiden kişiye değişir, bunu es geçmeyelim ancak bazı filmler var ki hem oyuncu kadrosu hem konusu hem de sinematografisi ile sınıfta kalıyor.
Ne tarafından tutsanız elinizde kalacak bu filmlerin içinde Türk korku filmi denildiğinde akla ilk gelen Dabbe, Musallat gibi filmlerden Hollywood’un "saçma" erotik-romantik filmlerine kadar birçok yapım var. İzleyenlerin neredeyse tamamına "Ben ne izledim şimdi?!?" dedirten bu filmlere hep birlikte bakacağız.
Kayıp bir çocuğun soruşturulmasıyla başlayan filmde; araştırma yapan polis, bir İskoç kasabasının pagan ritüelleri ve garip cinsel davranışlarıyla ilgili sırlarını ortaya çıkarır. Son derece aykırı bir film olan The Wicker Man, rahatsız edici unsurlarla dolu bir yapım. Nicolas Cage’li yeniden çevrimi ise çok daha kötü.
Stanislaw Lem’in kaleme aldığı Solaris’in kitabı her ne kadar muhteşem olsa da bu yeniden çevrim film için aynı şeyi söylemek pek mümkün değil... Yavaş ilerleyen bir temposu olan filmi George Clooney bile kurtaramamış doğrusu. Andrey Tarkovski’nin yönettiği orijinal film de yavaş ilerliyordu ancak en azından kitabın felsefesini iyi yansıtabilmişti.
Jump scare ve ses efektleriyle korkutmaya çalışırken fazla abartan yapımlardan biri olan Siccîn’in diğer Türk korku filmlerinden pek de bir farkı yok açıkçası. Yani zamanınız çok da kıymetli değilse bir bakabilirsiniz.
Musallat; deneyimsiz oyuncu kadrosu ve zayıf senaryosuna rağmen Türk korku filmlerine nispeten "iyi" olarak değerlendirilen yapımlardan biri. Ama sizler yine de izlemeden önce bir kere daha düşünün...
Yayınlandığı dönemde bazı sahneleriyle sık sık gündem olan ve alay konusu hâline gelen Aşk Taktikleri, aşka asla inanmayan bir reklam yöneticisi ve bir moda tasarımcısı-blogger’ın "sıra dışı" hayatına odaklanıyor diyebiliriz. Zaman kaybı olan bu filmin ilham kaynağı da tahmin edersiniz ki 365 Days...
Sandra Bullock ve Bradley Cooper’ın başrollerinde yer aldığı film, konu bakımından iyi olsa da işleyiş açısından sınıfta kalan yapımlardan biri.
Başarılı yönetmen Adam Wingard, kendine özgü tarzıyla ve yetenekli oyuncu kadrosuyla ortaya farklı bir iş çıkarsa da Death Note, hem sinema eleştirmenlerini hem de sinemaseverleri "Ne mana?!?" diye isyan ettiren filmlerden biri.
Rahatsız ediciliğin tavan yaptığı bu film, midenizin asla almayacağı iğrençlik ve zulümle dolu. El ayak titreten ve psikolojinizi bozmaya âdeta yemin eden bu filmi izlemeseniz de olur açıkçası...
Tam tamına altı filmden oluşan Dabbe serinin seven de çok sevmeyen de... Ancak Dabbe serisi, amatör oyunculukları ve klişe korku temalarıyla "kötü" kategorisine alınabilecek Türk korku filmlerinden.
Kendi kategorisinde olan filmlere göre bir nebze de olsa "yaratıcı" olan Grinin Elli Tonu, yine "Ben şimdi ne izledim?" diye isyan ettiren yapımlardan biri.
Tommy Wiseau’nun oyunculuk, senaryo ve sinematografi açısından sınıfta kalan bu filmi bütün yapım kurallarını altüst ediyor doğrusu. Baştan uyaralım, bu filmi izledikten sonra bir daha asla aynı şekilde futbol izleyemeyeceksiniz.
Konusuna ve oyuncu kadrosuna bakıldığında muhteşem bir film izleyeceğini düşünceleri ters köşe yapan Catwoman’ı Halle Berry ve Sharon Stone gibi birbirinden başarılı iki kadın oyuncu bile kurtaramamış...
365 Gün’ü bilmeyeniniz yoktur diye düşünüyoruz. Malum filmlerden pek de bir eksiği olmayan bu yapımın fazlası bile var. Kendisini, Netflix kütüphanesinden istediğiniz an izleyebilirsiniz.
Winnie-the-Pooh’yu korku filmine çevirmek kimin fikriydi gerçekten? Zayıf olay örgüsü, yetersiz oyuncu kadrosu ve korku ögelerinin eksikliği, Winnie-the-Pooh: Blood and Honey’i 2023’ün en kötü filmlerinden yapmaya yetmiş gibi görünüyor.
Cats’in bu uyarlamasının oyuncu kadrosu çok iyi olsa da izlemeye başladığınız ilk andan itibaren bu yapımı kapatıp bir an önce kurtulmak isteyeceksiniz...
Yorumlar (0)