2020’nin ilk günlerinde Çin ve sonra Şubat ayı itibariyle Avrupa merkezli bir salgın olan corona virüsü nedeniyle, pek çok ülkede sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Türkiye’deki vakaların sayısı her geçen gün artıyor. Uzmanlar halkı paniğe değil, kişisel önemleri almaya davet ediyorlar. Sosyal medyada ise #EvdeKal #SokağaÇıkmaYasağı gibi etiketlerle tartışmalar alıp başını gitmiş durumda...
Koronavirüsün neden olduğu COVID-2019 hastalığı ise bulaştığı kişilerde minimum 14 gün kuluçka süreci geçiriyor. Bu sürede vücuda yayılan ve hücreleri ele geçiren virüs, daha sonra bazı belirtiler ile grip ve zatürre gibi hastalıklara neden oluyor. Peki koronavirüs bulaştığında hangi belirtileri gösteriyor, Corona virüs testine ilişkin bilmeniz gereken tüm detayları baştan sona anlattık. Önce temel sorulardan başlayalım.
Her ne kadar internet diliyle “corona virüs” dense de Türkçe’deki tam karşılığı “koronavirüs” şeklindedir. Bilimsel isimleri kısalmaları ise CoV olarak bilinmektedir.Birkaç virüs türünün bir araya gelmesiyle oluşan koronavirüsler, aslında çoğu insanın karşılaştığı virüs türlerindendir. Tarihte daha önce iki farklı koronavirüs salgını gözlemlenmiştir.
İnsan vücudunda önce soğuk algınlığına neden gösteren koronavirüsler, daha sonra Orta Doğu Solunum Sendromu (MERS-CoV) ve Ağır Akut Solunun Sendromu (SARS-CoV) gibi ciddi hastalıklara neden olabilirler. 2019’un son haftasında başlayıp dünyaya yayılan yeni koronavirüs SARS-CoV-2 ise KOVİD-2019 adıyla bilinen ağır solunum hastalığına neden olmaktadır.
Yeni tip koronavirüsü, belirtisiz bir şekilde hastaların doğrudan ağır semptomlarla karşılaşmalarına neden olabilir. Ancak henüz belirtisiz vakaların oranı tam olarak belirlenmiş değil. Çin ve Avrupa’da hastaların en çok şikayet ettikleri konu ise yüksek ateş, öksürük ve nefes darlığı oldu.
Bir başka taşıyıcıdan solunum ya da doğrudan temas yoluyla bulaşan koronavirüs, minimum14 günlük kuluçka süresinin ardından zatürre, ileri düzeyde solunum yetmezliği ve böbrek yetmezliği semptomlarına neden olabilir. Bu semptomlar, daha önceden kronik rahatsızlığı bulunanlarda ve yaşlı kişilerde daha sık görülmektedir.
Koronavirüsün insan vücudunda olup olmadığını anlamak için PCR adıyla bilen bir test yapılması gerekiyor. Açılımı “Polimeraz zincir reaksiyonu” anlamına gelen PCR, bir bakıma virüslerin genetik parmak izini ortaya çıkarıyor. Bu test için belirtileri taşıyan kişilerin burun ve boğazlarından örnekler alınıyor.
Potansiyel hastaların boaz ve burunlarından alınan örnekler, virüslerin yaşayabilecekleri ortama aktarılıp, testin gerçekleştirileceği laboratuvara görütürülüyor. Bu aşamadan sonra örneklerin laboratuvar ortamında analiz edilmesi gerekiyor ve PCR testi aşamasına geçiliyor.
Hastanın boğaz ve burnundan alınan örneklerde ilk etapta RNA (ribonükleik asit) aranıyor. Bu örneklerde bulunan RNA ile koronavirüsün halihazırda bilinen RNA yapısı kıyaslanıyor. DNA ve RNA’nın yapısını oluşturan nükleotitlerin uygun koşullarda tipte çoğaltılması işlemine PCR deniyor. Bir DNA sarmalının kopyaları primer adı verilen yapılar tarafından yönlendirilerek sentezleniyor. Bu işlemlerin hepsi yapay ortamda, yapay primerle gerçekleştirilebiliyor.
Hayır, değil. Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Alpay Azap, testlerin Türkiye’de ücretsiz olarak uygulandığını açıklamıştı. Testlerde kullanılan ve RNA’yı çoğaltmaya yarayatan “primer” isimli organelin Türkiye’de üretilebildiğini söyleyen Azap, bu sayede testlerin de ücretsiz olarak gerçekleştirilebildiğini belirmişti.
Sosyal medyada dolaşan “koronavirüs testi yapan 25 hastane listesi” aslında gerçeği yansıtmıyor. Söz konusu hastaneler testlerin yapıldığı hastaneler değil, test sonucu pozitif çıkan kişilerin kontrol altında tutulması için önceden belirlenmiş hastaneleri yasıtıyor. Sağlık Bakanlığı tüm kamu ve özel hastanelerde örneklerin alınabildiğini, bu örneklerin de koronavirüs testi yapılabilen 6 laboratuvara aktarıldığını açıklamıştı.
Bir başka deyişle belirtileri taşıma şikayetiyle en yakın hastaneye giden bir vatandaştan örnekler alınıyor. Bu örnekler testi gerçekleştirme imkanına sahip 6 laboratuvara götürülüyor. Bu sürede hasta belirtileri taşıdığı ancak henüz teşhiş konulmadığı için hastanede sıkı gözetim altında tutuluyor. Test sonucu pozitif çıkarsa, Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen 25 uygun hasteden en yakınına sevk edilip karantina altına alınıyor.
COVID-2019 için geçerli tüm belirtilere sahip hastalardan alınan örneklerin, Sağlık Bakanlığı’na bağlı olan sınırlı sayıda laboratuvarda test edildiğini belirtmiştik. Söz konusu laboratuvarlara Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Ulusal Viroloji Referans Laboratuvarı adı veriliyor. Şu anda da sadece Adana, Erzurum ve İstanbul’da bulunuyorlar, yakın zamanda bu laboratuvarların sayılarının artacağı da söyleniyor.
Yukarıdaki listeden de gördüğünüz gibi yerel, sayıca fazla ancak imkanlar açısından kısıtlı olan birinci basamak sağlık kuruluşlarında COVID-2019 prosedürü şu şekilde ilerliyor:
COVID-2019 belirtilerine sahip bir hasta birinci basamaktaki bir sağlık kuruluşuna gidiyor. Eğer hastada gerçekten de ateş, öksürük ve nefes darlığı varsa maske takılıyor ve diğer hastalardan ayrı bir şekilde gözetim altına alınıyor. Bu aşamada hastaya potansiyel ve yüksek riskli bir koronavirüs taşıyıcısı gözüyle bakılıyor.
Hastanın son 14 gün içerisinde hangi ülke ve/veya şehirlerde bulunduğu, temas kurduğu kişiler öğreniliyor. Tüm bu kişilerin ve yerlerin bilgileri il ya da ilçe sağlık müdürlüklerinine aktarılıyor. Hastanın kendisi de il veya ilçe sağlık müdürlüğünün kontrolü altında ikinci ya da üçüncü basamak sağlık hizmeti veren kurumlara sevk ediliyor.
NOT: Eğer COVID-2019’un tüm belirtilerine sahipseniz, birinci basamaktaki bir sağlık kurumuna giderek test olamazsınız. Testler için gereken örnekler ikinci ve üçüncü basamak sağlık kuruluşları tarafından alınabiliyor. Birinci basamak kurumlar sadece içinde bulunduğunuz duruma göre organizasyon planı yapabiliyorlar.
COVID-2019 belirtilerine sahip bir hasta birinci basamaktaki bir sağlık kuruluşuna gidiyor. Eğer hastada gerçekten de ateş, öksürük ve nefes darlığı varsa maske takılıyor ve diğer hastalardan ayrı bir şekilde gözetim altına alınıyor. Bu gözetim potansiyel risk oranı yüksek olduğu için daha önceden belirlenen bir alanda ve karantina altında devam ediyor.
Eğer hastanın belirtilerle gittiği sağlık kuruluşu, bakanlık tarafından açıklanan 25 hastanelik listede değilse, listede yer alan bir hastaneye sevk edilmesi istenebilir. Her iki durumda da hastadan gereken örnekler alınır ve bu örnekler, testlerin yapılabildiği laboratuvarlara gönderilir.
Eğer hastanın COVID-2019 testi pozitif olarak sonuçlandıysa, literatürde yer alan en güncel bilgiler ışığında tedavisine başlanıyor. COVID-2019’un şu anda resmi bir tedavisi ya da koronavirüse karşı bira aşı bulunmadığı için söz konusu tedavi, hastalık belirtilerini ortadan kaldırmaya ve kişinin bağışıklık sistemini ayakta tutmaya yönelik gerçekleştiriliyor.
Eğer test sonucu pozitif çıkan hastanın semptomları ağırsa, tamamen izole edilen 2. ve 3. düzey yoğun bakım ünitelerine alınıyor. Tüm süreç burada takip ediliyor, hastanın hayati açıdan kritik semptomları giderilmeye çalışılıyor. Bu aşamadayken risk grubundaki hastaların can kaybı ihtimalı son derece yüksek.
Başta Çin ve ABD olmak üzere pek çok ülkedeki sağlık kuruluşları, koronavirüse karşı aşı ve ilaç geliştirme çalışmalarına devam ediyor. ABD’de denekler üzerinde yapılan ilk testler başladı, ayrıca kan yoluyla tedavi yöntemleri de yakın zamanda test edilecek.
Koronavirüs ilaç ya da aşısı için gereken test süreleri ve insanlar üzerinde olumlu sonuçlanacak bir ürünün ortaya çıkması için uzmanlara göre minimum 18 aya ihtiyaç duyuluyor. Bu süre zarfında ise geçici tedavi yöntemleri uygulanacak.
Koronavirüse karşı Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan evde karantina kuralarına buradan, salgına karşı tüm bilinenler ve alınması gereken önlemlere buradan, Dr. Mehmet Öz’ün konuya ilişkin açıklamalarına ise buradan ulaşabilirsiniz.
Yorumlar (0)