Peki yağmur, su damlaları biçiminde yağmıyorsa nasıl yağıyor? Başka bir ifadeyle, yağmurun başka hangi türleri var?
Gelin, yakından bakalım.
Jüpiter ve Satürn gibi dev gezegenlerin atmosferlerinde, metanın karbona dönüşmesiyle elmaslar oluşuyor. Bu elmaslar da grafite dönüşerek basınç altında sıkışıyor ve sonuç olarak devasa elmas yağmurları meydana geliyor.
NASA Jet Propulsion Laboratuvarı’ndan Dr. Kevin Baines’e göre bu elmaslar, muhtemelen bir santimetre çapında ve hatta bir yüzük boyutunda. Fakat derinlere indikçe bu elmaslar sıvı hâle dönüşüyor ve tamamen eriyor.
Venüs’ün atmosferi, Dünya’dan oldukça farklı. Sülfürik asit bulutlarıyla kaplı olan Venüs, bu bulutlardan sülfürik asit yağmurları alıyor. Fakat bu yağışlar, gezegenin yüzeyine inmeden önce buharlaşıyor. Bu sebeple asit yağmurlarının etkileri gözle pek görülmüyor.
Satürn’ün uydusu Titan, Venüs’ün aksine Dünya’ya benzeyen bazı özelliklere sahip. Titan’ın yüzeyi özellikle volkanlar, rüzgâr ve yağmurla şekillenmiş vaziyette. Fakat Titan, sıvı metan yağmurlarıyla farklılaşıyor.
Bu yağmur, Dünya’da olduğu gibi su yerine sıvı metandan oluşuyor ve yaklaşık 1000 yılda bir gerçekleşiyor.
HD 189733 b, Dünya’dan 63 ışık yılı uzaklıkta yer alıyor. Bilim insanları ise bu uzaylı gezegenin mavi rengini, erimiş cam yağmurlarından aldığını söylüyor. Camdan oluşan bu dev gezegen, Güneş’e oldukça yakın bir yörüngede dönüyor.
Bu yakınlık, sıcaklıkların 982°C’ye kadar yükselmesine ve saatte 7.300 km hızla hareket eden gezegende devasa cam yağmurlarının oluşmasına sebep oluyor.
COROT-7b, bilinen gaz devlerinden farklı olarak kayalık bir gezegen olarak biliniyor. Atmosferi de kaya benzeri maddelerden oluşuyor. Bu gezegende bulunan potasyum, demir, sodyum ve silisyum monoksit gibi mineraller, çakıl taşlarına dönüşerek âdeta yağmur gibi yağıyor.
Özetle birbirinden farklı gezegen ve uydularda, birbirinden farklı fenomenler gerçekleşiyor ve yağmur, yalnızca su damlalarından ibaret olmaktan epey uzaklaşıyor.
Yorumlar (0)