Bugün “kült” olarak kabul ettiğimiz filmlerin çoğu ilk vizyona girdiğinde istediği gişe başarısına ulaşamamıştı. Zaten gişe filmleri dendiğinde aklımıza süper kahraman filmleriyle birlikte aksiyon yönü yüksek filmler geliyor. Bu filmlerin daha çok diyaloglar üzerine kurulu ve iyi düşünülmüş senaryolara sahip olduğu düşünüldüğünde izleyicilerin sinemaya giderken nelerle karşılaşacaklarını bilmemesi anlaşılabilir bir durum.
Bugün sizlere, gişede istediği başarıyı yakalayamasa da modern klasikler arasında giren 9 filmi listeleyeceğiz. Filmlerin bazıları yetişkin içerikli olabilir, izlemeden önce buna dikkat etmenizi öneriyoruz. Hazırsanız listemize başlayalım:
Not: Bu filmler bütçeleri itibariyle zarar eden veya beklenenden çok daha az gelir elde edebilen filmlerden oluşuyor.
Stephen King tarafından yazılmış kitabın uyarlaması olan Esaretin Bedeli, sinema tarihinin en ünlü filmlerinden biri olarak kabul ediliyor. Morgan Freeman gibi isimlerin yer aldığı filmde, karısını öldürmekle suçlanıp ömür boyu hapse mahkum edilen bir adamın hikayesi anlatılıyor. Aradan çok uzun bir süre geçmesine rağmen hala pek çok kişiye göre dünyanın en iyi filmi konumunda olduğunu da söylemeden geçmeyelim.
Brad Pitt, Edward Norton, Helena Bonham Carter gibi oyuncuların yer aldığı film, topluma ilginç bir bakış açısıyla bakmamızı sağlıyor. Bu arada unutmayın, Dövüş Kulübü’nün ilk kuralı, Dövüş Kulübü hakkında konuşmamaktır.
Luc Besson tarafından yönetilen ve Natalie Portman, Jean Reno gibi oyuncuların efsane performanslarıyla hafızalarımıza kazınan bu kült yapım, oyunculukları kadar efsane müziğiyle hafızalarımıza kazınmıştır.
Dahi yönetmen Christopher Nolan’ın elinden çıkan Memento, psikolojik gerilim türünün en başarılı örneklerindendir. Sondan başa doğru ilerleyen anlatımıyla hafıza sorunu yaşayan ana karakterle izleyiciyi birleştirmeyi amaçlayan Nolan, bu anlatımıyla eleştirmenlerden de çok iyi geri dönüşler aldı.
Blade Runner, 1982 yılında çekilmiş ve 2019 yılında insanların nasıl yaşayacağını öngören bir film. İnsanlara çok benzer androidlerin yer aldığı Blade Runner, aksiyon yönü yüksek bir film olsa da etik ve felsefi konulara da fazlasıyla değiniyor.
Gerçeküstücülük ve mizah arasında bir anlatımı benimseyen The Big Lebowski, Los Angeles’ta bowling oynamayı seven orta yaşlı bir adamın hikayesini anlatıyor.
Uzayda kaybolan bir gemiyi kurtarmaya giden bir ekibin etrafında şekillenen film, uzay tutkunları için her zaman özel bir yerde olmuştur. Kaybolan geminin aslında bir kara delik oluşturduğunu ve uzay-zamanda bir boşluk açtığını fark eden ekip, bu sayede galaksiye yayılan bir yolculuğa çıkar.
Kıyamet sonrası bir dünyada geçen Dredd, hak ettiği ilgiyi alamayan filmler arasında yer alıyor. Film gişede beklentilerin çok altında kalsa da eleştirmenler tarafından fazlasıyla beğenilmişti.
Bir çizgi roman uyarlaması olan Scott Pilgrim vs. the World, bir müzisyenin aşık olduğu kızın 7 eski sevgilisini yenmesini konu alıyor. Böyle açıklayınca garip gelmiş olabilir, ancak film absürt komedi sevenler için son derece güzel bir alternatif.
Yorumlar (0)