Şunu kabul edelim, eğlence sektörü ABD yapımcılarının elinde. Hollywood gibi bir sinema sektörü yetmezmiş gibi bir de sayısız televizyon kanalı ve dijital platform ile ekranlarımızı onlar domine ediyorlar. Özellikle suç ve polisiye dizileri denilince aklımıza ilk olarak Amerika yapımları geliyor ama eğer bu türün bir hayranıysanız küçük bir sır verelim, İngiliz polisiye dizileri de bu konuda hiç fena işler çıkarmıyorlar.
İngiliz polisiye dizileri denilince eminiz hepinizin aklına ilk olarak listemizde de yer verdiğimiz Sherlock dizisi gelmiştir. Elbette onu bir efsane olarak başımızın tacı yapabiliriz ancak bölgenin iklimi, kendine özgü siyasi yapısı ve kültürü sayesinde özellikle suç dünyasının İngilizler tarafından kendine has bir tarz ile sunulduğu görünür bir gerçek. Gelin en iyi İngiliz polisiye dizilerinden bazılarına yakından bakalım ve kısaca izleyiciye sundukları hikayeleri görelim.
Yalnızca İngiliz polisiye dizileri denilince değil, polisiye denilince akla gelen ilk yapımlardan bir tanesi olan Sherlock; İskoçyalı yazar Arthur Conan Doyle tarafından yaratılan dedektif Sherlock Holmes karakterinin en modern uyarlamalarından bir tanesidir. Dedektifimiz, her daim yanında olan yoldaşı Doktor Watson ile birlikte günümüzün gizemli dosyalarını çözmeyi sürdürüyor.
İngiliz polis teşkilatını ve ülkenin suç dünyasını tanımak istiyorsanız mutlaka izlemeniz gereken Line of Duty dizisi uzun soluklu bir serüven. Dizide, AC - 12 biriminde görevli polislerin maceralarını izliyoruz. Her yeni bölümde yeni bir hikayenin içine dahil oluyoruz ve organize suç örgütleri ile halkı korumakla görevli polis teşkilatı arasındaki akıl almaz ilişkinin detaylarını görüyoruz.
Happy Valley dizisindeki ana karakterimiz, İngiltere’nin kırsal bir bölgesi olan Yorkshire’da görev yapan bir kadın polis memuru. Karakterimiz bir yandan kaybettiğini kızının acısını yaşarken bir yandan da oğlu ile ilgilenmeye çalışır. Yetmezmiş gibi kardeşi de uyuşturucu bağımlısıdır. Kasabada yaşanan bir kayıp vakası sonrası uyuşturucunun aslında bütün kasabanın en büyük derdi olduğu ortaya çıkar.
Dorset bölgesinde küçük bir sahil kasabası ve birbiri ile sıkı bağlara sahip kasabalılar. Dışarıdan gerçek bir cennete benzeyen bu yerin aslında cehennemin en dibi olduğunun ortaya çıkması, küçük bir çocuğun öldürülmesi ile başlıyor. Kasabaya gelen polis dedektifleri, cinayeti aydınlatmak için konuyu soruşturdukça karşılarına kan ve karmaşa dolu bir tablo çıkıyor.
Unforgotten dizisi için çözüldükçe daha da karışan bir düğüm diyebiliriz. Dizi, uzun süredir gömülü olduğu belli olan bir cesedin ortaya çıkması ile başlıyor. Soruşturmayı devralan iki polis dedektifi, birbirleriyle pek de alakası yokmuş gibi görünen tanıklarla konuşurlar. Dizi ilerledikçe ve hikaye derinleştikçe her bir karakterin aslında hem birbirleriyle hem de ceset ile aralarında güçlü bağlar olduğunu görürüz.
Ana karaya uzak, soğuk ve mitolojik gizemlerle dolu İskoç adalarından bir tanesi olan Shetland Adaları’nda az sayıda kişi yaşamaktadır. Bu az sayıdaki kişi birbirlerine bağlıdır. Bir gün adaya bilim insanlarının ve arkeologların gelmesi ile bu sakin yerin aslında göründüğünden daha da gizemli olduğu ortaya çıkar. Çünkü yapılan kazılarda, adanın altının ceset dolu olduğu görülür.
The Fall yalnızca İngiliz polisiye dizisi olması ile dikkat çekmiyor, dizide bir seri katilin hikayesi anlatılıyor. Belfast etrafında tanıştığı insanları öldüren bir seri katil ile onun peşinde koşan bir dedektifin hikayesinin anlatıldığı diziyi izlerken şöyle düşünmekten kendinizi alıkoyamayacaksınız; bu karakterlerden hangisi av, hangisi avcı?
Polis teşkilatında sıradan bir koruma memuru olarak çalışan David Budd, bir gün önemli bir terör olayına müdahale ederek insanların hayatını kurtarır ve terfi alır. Aldığı terfi sayesinde artık yeni görevi ülkenin içişleri bakanını korumaktır. Fakat bu bakan, David’in düşüncelerinin tam zıttını savunmaktadır. Karakterimiz bir noktada kendini sorgulamaya başlar ve düşünceleri ile görevi arasında bir tercih yapmak zorunda kalır.
Vera, izleyenlere hiç de alışık olmadıkları türden bir polisiye öykü sunuyor çünkü bildiğimiz suç yapımlarındaki gibi ana karakterimiz genç ve güçlü bir erkek değil; orta yaşlı ve bilge bir kadın polis dedektifi. Sahip olduğu öfkeyi, yıllar içinde kurduğu empati sayesinde dizginlemeyi öğrenmiş olan karakterimiz saha görevine çıktığı zaman yeni gençlere gerçek anlamda akıl hocalığı yapacaktır.
Paranormal detaylarla süslü 6 bölümlük mini bir dizi olan River ‘da ana karakterimiz John River, hayaletlerle konuştuğunu iddia etmektedir. Başarılı bir polis memuru olan River’ın bu davranışları yeni ortağı tarafından şüpheyle karşılanır. Hikaye ilerledikçe aslında bu şüphelerin az bile kaldığını görürürüz.
Uzun yıllar orduda görev yaptıktan sonra emekli olan karakterimiz eski asker Cormoran Strike, artık özel dedektif olarak hizmet vermektedir. Kendine Robin Ellacott isimli güvenilir bir asistan bulur. J.K. Rowling’in eserinden uyarlanan dizide dedektifimiz, diğer dedektiflerin almaktan çekindiği kadar vahşi olayların sır perdesini aralamaya çalışır.
Kendine has daha gizemli ve heyecanın da bir an olsun düşmediği tarzı ile dikkat çeken en iyi İngiliz polisiye dizilerinden bazılarını listeleyerek kısaca hikayelerinden bahsettik. Elbette bu liste çok daha uzun olabilirdi. Listemizde olmasını istediğiniz yapımları yorumlarda paylaşabilirsiniz.
Yorumlar (0)