Pandeminin ikinci dalgasının ülkemizi de etkisi altına almasının ardından açıklanan yeni önlemlerle, bu hafta sonundan itibaren yeniden sokağa çıkma yasağı uygulamaları başlıyor. Yani ne kadar süreceğini kestiremediğimiz bir süre boyunca yine bol bol evde vakit geçireceğiz.
Evde vakit geçirmek denince de pek çoğumuzun aklına bir oturuşta bir sezonunu bitirebileceğimiz diziler, kafamızı dağıtacak filmler geliyor. BluTV de yasakların ilk haftasına keyifli ve pozitif bir başlangıç yapalım diye, bu hafta sonu tüm içeriklerine herkesin ücretsiz erişebileceğini açıkladı. Gelin birlikte, hafta sonu izleyebileceğiniz en iyi BluTV içeriklerine göz atalım.
NOT: BluTV’deki içerikleri ücretsiz olarak izleyebilmeniz için platforma e-posta adresiniz ile kayıt olmanız gerekmektedir.
Behzat Ç.’den tanıdığımız Ercüment Çözer ile Helen ve Savaş isimli iki gencin yollarının kesişmesi üzerine kurulan dizide, toplumun pek çok sorununa ‘Saygı’ kavramı üzerinden sert bir bakış atılıyor. Hem Ercüment Çözer’in, hem de Helen ile Savaş’ın, kendi adaletlerini sağlamaya çalıştıkları bu hikaye, polisiye izlemekten keyif alanların göz atması gereken yerli dizilerden biri.
Muhteşem kadrosu, kusursuz senaryosu ve anlatımıyla Masum, son yıllarda yerli diziler arasında adından en sık söz ettiren yapım oldu diyebiliriz. Bir polisi canlandıran Ali Atay’ın, kısa bir tatil için çocukluğunun geçtiği kasabaya gitmesiyle başlayan ve bir anda dev bir suç ağına dönen Masum’da, dizinin son sahnesi gelmeden suça, suçluya ya da masuma karar vermek neredeyse imkansız.
Yalan Dünya, Jet Sosyete, Masum gibi pek çok dizi ve filmde hayat verdiği rollerle ve Büyük Ev Ablukada isimli müzik grubuyla tanıdığımız Bartu Küçükçağlayan’ın kaleme aldığı Bartu Ben, oyuncunun kendi hayat hikayesine dayanan eğlenceli bir dizi. Hafta sonu karantinayı biraz kafa dağıtıp eğlenerek geçirmek isterseniz, BluTV özel yapımlarından biri olan Bartu Ben’e göz atabilirsiniz.
İstanbul’da işlenen bir seri cinayet vakasını çözmek için bir şekilde bir araya gelen üç karakter, olayın gizemini çözmeye çalıştıkça yüzlerce yıllık bambaşka sırları ortaya çıkarmaya başlarlar. Polisiye severlerin mutlaka göz atması gereken dizilerden biri olan Alef, Osmanlı ve İslam tarihinden izler taşıyor.
Son yıllarda çeşitli filmlerden, dizilerden ve hatta şarkılardan aşina olduğumuz; Ankara’nın pavyon kültürünü mercek altına alan bir yapım Pavyon. En ilgi çekici yanı ise sunduğu hayat hikayeleri. Toplumumuzun yerleşik kültürlerinden biri haline gelmiş bu ilgi çekici dünya hakkında daha fazla şey öğrenmek isterseniz, Pavyon’u izleyebilirsiniz.
Yayınlandığı dönemde büyük ses getiren Chernobyl, Ukrayna’da Çernobil nükleer santralindeki patlamayı ve patlama sonrasında yaşanan sarsıcı olayları konu ediniyor. Günümüzde hala etkilerini hissettiğimiz, ülkemizdeki kanser vakalarındaki artışta büyük etkisi olduğu düşünülen bu acı olayın detaylarını merak ediyorsanız, Chernobyl’i izlemelisiniz.
Connell ve Marianne isimli iki gencin arasındaki ilişki üzerinden insanların hayatlarının farklı dönemlerinde nasıl dönüşüp değiştiklerini konu edinen Normal People, sıradan hikayelerin aslında nasıl da etkileyici olabileceğinin kanıtı niteliğinde, yalnızca BluTV’de izleyebileceğiniz başarılı bir yabancı dizi.
2018’de İngiltere’de yaşanan gerçek bir olaya dayanan dizi, İngiltere’ye gelen bir Rus ajanın, bir bankta ölü bulunmasından sonra yaşanan gerilimi konu ediniyor. Tabii ki serinin kurgusal bir yanı da var ve karantinaya alınan ekipler, tamamen kapatılan ülke ekonomisi ve koas ortamı, diziyi besleyen öğeler olarak karşımıza çıkıyor.
Kelebekler, birbirinden tamamen farklı ve artık birbirlerini çok da tanımayan üç kardeşin, babalarının ölümü üzerine bir araya gelmeleriyle başlıyor. Bu bilindik öykü, babalarının yaşadığı kasabanın sakinlerinin absürtlüğü, kasabada yaşanan garip olaylar ve üç kardeşin renkli karakterleriyle bir araya gelince, ortaya seyir zevki yüksek başarılı bir film çıkıyor.
Kendini evine ve kocasına adamış bir kadın olan Neslihan, üst üste gelen pek çok olay sonrası, etrafındaki insanları öldürmeye başlayan bir seri katile dönüşür. Şüpheler üzerine çekilse de kimse onu cinayetten suçlu ilan edemez, çünkü o ‘kocasını yeni kaybetmiş, yalnız ve zavallı bir ev hanımı’dır.
Ben ve Leslie, çocuklarını doğdukları günden itibaren modern hayattan ve medeniyetten uzakta, kendilerine ait bir arazide yetiştirirler. Kendi kendilerine yaşadıkları bu ‘kusursuz’ hayat, Lesslie’nin ölmesiyle yıkılır ve Ben çocuklarını da alıp şehre gitmek zorunda kalır. Ancak bu yeni ve baştan aşağıya farklı hayata uyum sağlamak, ailemiz için hiç de kolay olmayacaktır.
Gelecekte, büyük bir felaketle sonuçlanan bir deney sonrası gezegenimizde canlı yaşamı neredeyse yok olmuştur. Hayatta kalan son insanlar ise durmadan giden bir trende hayatta kalmaya çalışmaktadır. Sınıfsal farklılıkların hala var olduğu bu distopik ve kaotik dünyada, işler giderek tehlikeli bir hal almaya başlar.
Aynı isimle 1995 yılında yayınlanan anime filmden uyarlanan Ghost in The Shell, insan-sayborg hibriti bir kadının, işleri insanların zihinlerine girip onları kontrol etmek olan, dünyanın en tehlikeli suçlularını önlemek için verdiği mücadeleyi anlatıyor. Distopik bilim kurgulardan hoşlananların mutlaka göz atması gereken bir film Ghost in The Shell.
Yorumlar (0)