Geçmişte sadece enerji sağlama işlevini mi üstlendiler yoksa bu yel değirmenleri Hollanda’nın başka sorunlarını çözmek için mi geliştirildi?
Günümüzde bazıları sadece tarihi simge olarak kalmış olsa da önemi ülke için oldukça büyük.
Hollanda’nın tarihine baktığımızda büyük oranda suya karşı verdikleri savaşı da görüyoruz. Ülkenin büyük bir kısmı deniz seviyesinin altında yer alıyordu. Bu da yüzyıllar boyunca süren bir güvenlik sorunu anlamına geldi. Toprakları korumak, verimli alanları su baskınından kurtulmak zorundalardı.
İşte bu noktada devreye yel değirmenleri girdi. Sadece tahıl öğütmek için değil suyu tahliye etmek ve yerleşim alanlarını sudan korumak için yel değirmenlerini kullandılar.
Ülkenin birçok yerinde gördüğümüz yel değirmenleri aslında “polder” adı verilen drenaj sistemlerinin vazgeçilmez parçalarıydı.
Onlar yoktu ama Hollanda’da rüzgâr oldukça bol. Akıllıca bir çözüm arayan Hollandalılar, sürekli esen rüzgârı yel değirmenleriyle kullanarak enerjiye dönüştürdüler.
Değirmenler sayesinde tahıl öğütmekten ağaç kesmeye, kâğıt yapımına, petrolden hardal üretimine kadar birçok iş yapılabiliyordu.
Rüzgârın gücünden bu kadar etkin bir şekilde yararlanmak da hem ekonomiyi destekliyor hem de günlük yaşamı kolaylaştırıyordu.
Günümüzde bile yeni inşa edilen yel değirmenleri ile Hollanda, toplam elektriğin %14’ünü yenilebilir kaynaklardan yani rüzgârdan üretme hedefi doğrultusunda çalışıyor.
Bugün hâlâ ziyaret edilen Kinderdijk bölgesi, UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil olan yel değirmenleri ile ünlü. 1740’tan bu yana varlığını koruyan 19 yel değirmeni mimarileri ve dayanıklıkları ile dikkat çekiyor.
Bugün teknolojik gelişmelerle yel değirmenlerinin çoğu emekliye ayrılmış durumda ancak Hollanda’nın tarihinin bir parçası olarak korunan bu yapılar, her yıl milyonlarca turistin ilgisini çekmeye devam ediyor.
Yorumlar (0)