Gün içerisinde daha önce hiç iletişime geçmediğimiz, bilgilerimizi paylaşmadığımız taraflarca aranabiliyor, bu taraflardan mesajlar alabiliyoruz. Üstelik bu duruma bazı hukuk bürolarında da rastlayabiliyoruz. Peki, bilgilerimiz nasıl bu büroların eline geçiyor? Sizi aradıklarında ne yapmalısınız?
Bu soruların cevaplarını vermek ve aslında bireysel hak ve özgürlüklerimize ışık tutmak için, herkesle benzer bir olay yaşayan Avukat Samet Eşer ile iletişime geçtik. Gelin, soruların cevaplarına tek tek bakalım.
Eşer tarafından paylaşılan bilgilere göre hukuk büroları, normal şartlarda, yani hukuk çerçevesinde yalnızca ilgili kişinin iletişim bilgilerini KENDİSİNİN paylaşmasıyla veya başkası aracılığıyla paylaşılmasına AÇIK RIZA VERMESİYLE mümkün oluyor.
Fakat bürolar, yukarıdakilerden birini daha önce hiç yapmamış olsanız bile sizlerle iletişim kurabiliyorlar. İşte burada, hukuka aykırı yollar devreye giriyor. Eşer’in kendi tecrübelerine göre bürolar, aşağıdaki yollarla iletişim bilgilerinize hukuka aykırı bir şekilde ulaşabiliyor:
Kişi bir trafik kazası geçirdiyse veya trafik kazasına karıştıysa yolu kuvvetle muhtemel hastaneye, emniyete ve oto tamirhanelerine düşer. Gerekli kayıtların tutulabilmesi açısından hastanelerde, emniyette ve oto tamirhanelerinde kişilerin iletişim bilgileri alınır.
İş, bu noktadan sonra patlıyor. Kişilerin bu iletişim bilgileri, iddiaya göre hastane çalışanları, emniyet çalışanları ve oto tamirhaneleri tarafından belirli bir komisyon karşılığında hasar danışmanlık ve sigorta şirketlerine veya onlarla bağlantılı/bağlantısız çalışan muhtelif hukuk bürolarına verilir.
Ardından hukuka aykırı bir şekilde kişilerin iletişim numaralarına sahip olan hukuk büroları kişileri arar ve vekilliğini yapabileceğini söyler. Genelde birçok vatandaş hukuk bürolarının vatandaşlara bu şekilde ulaşmasının hukuka aykırı olabileceği ihtimalini düşünmez.
Fakat düşünse bile arayan hukuk büroları veya hasar danışmanlık/sigorta şirketleri, bir yalandan bir savunma sunabiliyor. Bu bilgilerin bir havuzdan alındığını vs. söyleyebiliyorlar. Fakat bu gerçek değildir. Zira detay sorulduğunda yaptıkları işin hukuka aykırı olduklarını bildikleri için aramayı hemen sonlandırmaktadırlar.
Hasar danışmanlık/sigorta şirketlerinin veya hukuk bürolarının personellerinin hastanelerin acil bölümünde beklediği ve trafik kazası/iş kazası vs. geçiren birini görüp iletişim bilgilerini aldıkları da iddia edilen yöntemlerden biridir.
Ekspertiz kurumlarının da hasar danışmanlık/sigorta şirketleri ve hukuk bürolarına veri aktarımı yaptığı da iddia edilen yöntemlerden biridir. Bu yöntemde ekspertiz kurumları kaza geçiren araç ve sahiplerini tespit eder ve buna dair kişisel verileri hukuka aykırı olarak paylaşır.
Araç kiralama işlemlerinde de iletişim bilgileri istenmektedir. Bu iletişim bilgilerine dair verilerin de bilhassa kurumsal olmayan araç kiralama şirketleri tarafından hukuka aykırı olarak 3. kişilere satıldığı/aktarıldığı iddia edilmektedir.
Çeşitli sebeplerle iletişim bilgilerimizi çeşitli kişi ve kurumlarla paylaşırız. Örneğin X mağazasında alışveriş yaparken kasada iletişim bilginiz anket/kayıt vs. için istenebilir. Bu örnekte şirket sizden aldığı bilgileri Kişisel Verileri Koruma Kanunu çerçevesinde işleyecekse sorun yoktur.
Fakat veri işleme faaliyeti yapılmıyorsa veya iletişim bilgisi isteyen kişi ve kurumların güvenilirliği konusunda şüphe duyuluyorsa iletişim bilgilerinin paylaşılmaması gerekmektedir.
Öncelikle iletişim bilgilerimize nasıl ulaştıklarını öğrenmeliyiz. Zira bu husus hukuka aykırılık noktasında belirleyici olacaktır. Eğer iletişim bilgilerimize hukuka aykırı yollardan ulaşıldığını düşünüyorsanız:
Söz konusu kişi ve kurumlara karşı harekete geçmeden önce, vatandaş olarak kişisel veri kavramına dair şunları bilmemiz gerekiyor:
a) Kanunlarda açıkça öngörülmesi.
b) Fiili imkânsızlık nedeniyle rızasını açıklayamayacak durumda bulunan veya rızasına hukuki geçerlilik tanınmayan kişinin kendisinin ya da bir başkasının hayatı veya beden bütünlüğünün korunması için zorunlu olması.
c) Bir sözleşmenin kurulması veya ifasıyla doğrudan doğruya ilgili olması kaydıyla, sözleşmenin taraflarına ait kişisel verilerin işlenmesinin gerekli olması.
ç) Veri sorumlusunun hukuki yükümlülüğünü yerine getirebilmesi için zorunlu olması. d) İlgili kişinin kendisi tarafından alenileştirilmiş olması.
e) Bir hakkın tesisi, kullanılması veya korunması için veri işlemenin zorunlu olması.
f) İlgili kişinin temel hak ve özgürlüklerine zarar vermemek kaydıyla, veri sorumlusunun meşru menfaatleri için veri işlenmesinin zorunlu olması.
Herkes, veri sorumlusuna başvurarak kendisiyle ilgili;
a) Kişisel veri işlenip işlenmediğini öğrenme,
b) Kişisel verileri işlenmişse buna ilişkin bilgi talep etme,
c) Kişisel verilerin işlenme amacını ve bunların amacına uygun kullanılıp kullanılmadığını öğrenme,
ç) Yurt içinde veya yurt dışında kişisel verilerin aktarıldığı üçüncü kişileri bilme,
d) Kişisel verilerin eksik veya yanlış işlenmiş olması hâlinde bunların düzeltilmesini isteme,
e) 7 nci maddede öngörülen şartlar çerçevesinde kişisel verilerin silinmesini veya yok edilmesini isteme,
f) (d) ve (e) bentleri uyarınca yapılan işlemlerin, kişisel verilerin aktarıldığı üçüncü kişilere bildirilmesini isteme,
g) İşlenen verilerin münhasıran otomatik sistemler vasıtasıyla analiz edilmesi suretiyle kişinin kendisi aleyhine bir sonucun ortaya çıkmasına itiraz etme,
ğ) Kişisel verilerin kanuna aykırı olarak işlenmesi sebebiyle zarara uğraması hâlinde zararın giderilmesini talep etme,
haklarına sahiptir.
Sonuç itibariyle, kişisel verilerin ne kadar mühim olduğunu, kanunlar tarafından sıkı sıkıya korunduğunu ve olası veri ihlalleri karşısında kişiye geniş haklar tanındığını görmekteyiz. Bu sebeple, birey olarak bu haklarımızı bilmeli, benimsemeli ve ihlal edenler karşısında gerekli hukuki süreçleri başlatmalıyız.
Sn. Avukat Samet Şener’e destekleri için teşekkür ediyoruz.
Yorumlar (0)