Bir filmin iyi olup olmadığını genelde aldığı puanlar üzerinden anlamaya çalışırız. Puanlar her zaman doğru sonucu göstermese de, özellikle bir film iyiyse bunu doğru olarak yansıtır. Bu tarz puanlama sistemlerinde dünyanın en ünlü sitesi olan IMDb, top 250 gibi listelerle izleyicilere güzel listeler oluşturuyor.
Bugün sizlere IMDb puanına göre son 25 yılın en iyi 25 filmini sunacağız. Listemiz, sondan başa göre devam edecekti. Ayrıca sonuna bir de bonus saklamayı ihmal etmedik.
IMDb puanına göre son 25 yılın en iyi 25 filmi
Başkalarının Hayatı, iktidarın yönetimi devam ettirebilmek için kurduğu istihbarat servisinde çalışan Yüzbaşı Gerd Wiesler’i konu ediniyor. Bir Bakan tarafından sanatçıyı takip etmesi istenen Wiesler’in bu süreçte karşılaştığı oyunları izliyoruz.
Zincirsiz, köle Django’nun eski sahibini Alman asıllı ödül avcısı Dr. King Schultz’a ölü ya da diri teslim etmeye çalışma mücadelesini anlatıyor. Kendi özgürlüğü karşısında Brittle kardeşleri Schultz’a götürmeye çalışan Django, bu süreçte zorlu bir mücadele verir.
Bu film, "ABD’nin Kurucusu" olarak bilinen Alexander Hamilton’ın hikayesini anlatıyor. Babası tarafından çok küçükken terk edilen, 11 yaşında ise annesini kaybeden Alexander Hamilton, hayata adeta beş parasız başlamıştır. Daha sonrasında büyüyen ve para kazanmanın yollarını öğrenen Alexander, en sonunda George Washington’ın yaveri olur. Kariyeri sürekli yükselen Hamilton, ABD tarihindeki ilk Hazine Bakanı ve mali sisteminin kurucusu da olmuştur.
Listemizde çok fazla Christopher Nolan filmi olduğunu biliyoruz. Bu dahi yönetmenin bir başka başarılı filmi ise 2000 yılında karşımıza çıkan Akıl Defteri’ydi. Aslında Nolan’ın kardeşi Jonathan Nolan tarafından yazılan "Memento Mori" isimli kısa hikayeden uyarlanan film, sadece çok yakın hafızasını hatırlayan, geçmişini ise tamamen unutan bir adamın hikayesini anlatıyor. Kısa süreli hafızasına rağmen karısını öldüren insanları bulmaya çalışan karakterimiz, bunun için genel olarak fotoğraf ve notları kullanıyor.
19. Yüzyılın sonlarında geçen Prestij, sürekli birbiriyle mücadele halinde olan iki sihirbazın hikayesini anlatıyor. Dönem gereği elektriğin de yeni keşfedildiğini gördüğümüz film, tam bir Christopher Nolan klasiği.
Bir müzisyenin uzun ve zor yolculuğunu anlatan kaliteli bir filmdir. Oyunculuklar, hikaye ve müzikler filmi bir adım öne çıkarıyor.
Bir kaza sonucu felç geçiren zengin bir adam ve cezaevinden çıktıktan sonra felç geçiren yaşlı adama bakmak için işe başlayan genç adamın dostluğu anlatılmaktadır.
Köstebek, Massachusetts Eyalet Polisi’nin Güney Boston’daki büyük bir suç organizasyonunu çökertmek için gerçekleştirdiği mücadeleyi anlatıyor. Başlarında Frank Costello’nun (Jack Nicholson) olduğu çeteyi çökertmek isteyen Billy Costigan (Leanardo DiCaprio) ve Colin Sullivan’ı (Matt Damon) izliyoruz.
Gladyatör, pek çok çoğumuzun izlediği özel bir yapım. Eşi ve çocukları tahtın varisi Commodus tarafından öldürülen General Maximus’un gladyatör olup arenada savaşmaya zorlanan bir köle olduğunu izlediğimiz film, Russell Crowe’un muhteşem oyunculuğuyla hafızalarımızda yer edindi.
Babasının siyahi bir uyuşturucu satıcısı tarafından öldürülmesinin ardından faşist bir çeteye katılıp burada yükselen Derek’in hikayesini anlatan Geçmişin Gölgesinde, intikam yemini eden bir insanın sınırlarını bizlere sunuyor.
Polonyalı ünlü piyanist Wladyslaw Szpilman’ın gerçek hayatını anlattığı kitaptan uyarlanan Piyanist, Nazi işgali altındaki Polonya’da esir kamplarına gitmekten bir şekilde kurtulan piyanistin Varşova’nın kenar mahallelerinde verdiği hayat mücadelesini bizlere sunuyor.
Güney Kore çıkışlı bir kara komedi filmi olan Parazit, 92. Akademi Ödülleri’nde En İyi Film Oscar’ını almıştı. Yoksul bir ailenin zengin bir ailenin evinde hizmetçi olarak işe başlaması üzerine kapitalizmi ve aile ilişkilerini konu alan film, üstünlük mücadelesi veren aileleri kendi tarzıyla izleyiciye sunuyor.
Yakın bir gelecekte geçen film, dünyanın kuraklık ve iklim değişikliği sıkıntısı yaşadığını ve bu sebeple insan ırkının yok olma derecesine geldiği bir dönemde geçiyor. Dünya’nın zor durumda olduğu sırada karşımıza çıkan bir solucan deliği, insanlığın yeni yaşanabilir gezegenler aramasını sağlayacak.
Babasının işinden dolayı yeni bir şehre taşınmak zorunda kalan 10 yaşındaki bir çocuğun ilginçliklerle dolu hikayesi anlatılıyor. Anime severlerin en beğendiği filmlerden olan Ruhların Kaçışı, Oscar ödülünü de kazanarak ne kadar özel bir film olduğunu herkese göstermiştir.
Pek çok kişiye göre bu film çok daha üst sıralarda yer almalı, ancak IMDB puanına göre listenin 20. sırasında yer alıyor. Dağ gibi bir adamın ne kadar masum ve muhteşem bir yüreği olduğunu gördüğümüz çok özel bir yapımdır.
2. Dünya Savaşı’nda 3 oğlunun birden öldüğünü duyan bir annenin son oğlu James Ryan’ı ne pahasına olursa olsun kurtarmaya çalışan bir grup askerin hikayesi anlatılıyor.
1960’lı yıllarda inşa edilen ve 80’lerin başında Rio’nun en tehlikeli mahallesi olan Tanrı Kent’ten iki mahalle çocuğunun yaptığı farklı seçimler ve bu seçimlerin sonucunun anlatılmıştı.
1930’ların İtalyasında hiçbir üzüntüsü ve tasası olmayan Yahudi bir kitapçının güzel bir kadınla evlenip çocuğu ile beraber yaşadığı güzel günleri anlatan, İtalya’yı Alman güçlerinin istila etmesinin ardından oğlunu Yahudi toplama kamplarından uzak tutmaya çalışan babanın bunu bir oyun olarak göstermesini anlatan kusursuz bir filmdir.
Bir dönemin modasını belirleyen Matrix, bizlere içimizde yaşadığımız dünyanın bir aldatmacadan ibaret olduğunu göstermişti. Filmin altında yatan felsefenin yıllar geçmiş olmasına rağmen hala çok fazla tartışılan bir konu olduğunu hatırlatalım.
Tolkien’in ölümsüz eserinden uyarlanan Yüzüklerin Efendisi: İki Kule filmi, Saruman’a karşı yapılan savaşlarla ve diyaloglarla aklımızın bir köşesinde hala duruyor.
Leanordo DiCaprio’nun başrolünde yer aldığı film, bilinçaltında yolculuk yapan bir hırsızı anlatıyor. Bir kişinin zihnine girip buradan başka birinin zihnine girerek devam ettiğiniz film, ilk çıktığında çok büyük ses getirmişti.
Kafası karışık genç bir erkeği konu alan bu kült yapım, bizlere iki karşıt kişiliği göstermişti. Sonu büyük bir sürprizle biten filmi hala izlemeyenler kaldıysa, fazla beklememelerini öneriyorum.
Peter Jackson’ın Yüzüklerin Efendisi üçlemesini başlattığı film, bizlerle devasa bir evreni buluşturmuş ve onlarca yıl sonra bile konuşmaya ve izlemeye devam edeceğimiz bir seri yaratmıştı.
Yüzüklerin Efendisi’nin en kusursuz filmi olan Kralın Dönüşü, fantastik edebiyatın da en özel filmi olarak kabul edilir. 14 Oscar adaylığı alan film, 11’ini kazanarak Titanic ve Benhur’la birlikte en çok Oscar kazanan film olarak tarihe geçmiştir.
Kara Şövalye’nin en üst sırada yer almasının pek çok nedeni var. En önemlisi ise Heath Ledger’in efsanevi Joker performansı. Joker performansından sonra ölmüş olsa da en iyi erkek oyuncu Oscar’ını alan Ledger, tüm dünyaya kötü karakterin daha çok sevilebileceğini gösterdi. Elbette Nolan’ın o muhteşem yönetmenlik becerileri bu filmde de çok iyi bir şekilde işliyor.
DC’nin kötü karakteri Joker’i daha önce defalarca kez sinemalarda izledik. Özellikle Nolan’ın Kara Şövalye filmindeki Heath Ledger’lı Joker performansı çok özeldi. İşte bu Joker filmi, uzun bir aradan sonra gelen ve Joker’i farklı şekilde ele alan özel bir film. Bu filmi listemize almak istedik, çünkü IMDB’de son 25 yılda çıkan filmler arasında en iyi 26. film olarak dikkat çekiyor. Birinci sırada yine Joker performansı olduğunu düşünürsek bu muhteşem filme de şans vermeniz gerektiğine inanıyoruz. Filmin konusuna gelecek olursak; başarısız bir komedyen olan Arthur Fleck’in hayatın ona yaşattığı şeylerle Joker’e dönme yolculuğunu izliyoruz.
Yorumlar (0)