2016 yılında Netflix’te hayatına başlayan 5 sezonluk fantastik dizi Lucifer, genelde Orta Çağ ile özdeşleştirilen olağanüstü öğeleri günümüz modern yaşamıyla bir araya getirmişti. Kısa sürede milyonlarca hayranı oluşan dizi, ne yazık ki her güzel şey gibi bitti.
Eğer nispeten iyi huylu ve bir o kadar eğlenceli şeytan Lucifer’ı beğendiyseniz, tüm sezonları bitirdikten sonra düşeceğiniz boşluktan sizi kurtarabilecek bazı filmler ve diziler bulunuyor. Gelin hep beraber Lucifer benzeri en iyi dizilere ve filmlere yakından bir göz atalım.
2019 yapımı gerilim filmi Eli, ilk filme başladığınızda Lucifer ile pek bir alakası yok gibi hissettirebilir. Fakat filmin Lucifer ile olan bağlarını anlayabilmek için en azından filmin ortalarına doğru ilerlemeniz gerekiyor. Neredeyse havada olan her türlü şeye alerjisi bulunan bir çocuğun hikâyesini anlatan film, Eli’ın tedavi için garip bir kuruluşa getirilmesiyle beraber oldukça ilginçleşiyor.
Tedavi için getirildiği tamamen dış dünyadan izole olan bu binada garip sanrılar görmeye başlayan ve hayatı iyice bir kabus hâline gelen Eli, hem hayatta kalmaya hem de bulunduğu yerle ve kendisiyle alakalı sırları açığa çıkarmaya çalışıyor.
İçeriğimizin giriş kısmında Lucifer’ın aslında ünlü yazar Neil Gaiman’ın ellerinden çıktığını belirtmiştik. Stardust ise ekranlara uyarlanan bir başka Neil Gaiman başyapıtı olarak karşımıza çıkıyor. Stardust filmi de tıpkı Lucifer gibi doğaüstü yaratıklar ile insanların etkileşim hâlinde olmasını ve durumdan doğan karanlık mizah öğelerini çok güzel bir şekilde işliyor.
Gökten yeryüzüne düşen bir yıldızın aslında bir yıldız değil -ki zaten imkânsız bir durum- bunun yerine güzel bir kadın olduğu bu filmde, Lucifer’ın dizide sahip olduğu keskin zeka kırıntılarına, absürd komedi ve kara mizah öğelerine sıklıkla rastlanıyor. Sonuçta iki eser de Neil Gaiman’ın ellerinden çıkıyor.
Lucifer’ın kara mizah ve mükemmel karakter yaratımı durumlarından biraz uzaklaşıp dizinin Şeytan ve İncil temasına yoğunlaştığımızda, bu temaları sevenler için bulunmaz nimet olan The Devil and Father Amorth belgesel filmiyle karşılaşıyoruz. Şeytan temalı filmlerin atalarından olan ve günümüz dizi ve film dünyasını oldukça fazla etkileyen The Exorcist filminin yönetmeni William Friedkin; bu belgeselde filmin çekildiği mekanları tekrar ziyaret ediyor ve The Exorcist kitabının yazarı William Peter Blatty ile röportajlar yapıyor.
Fakat belgesel filmin asıl vurucu noktası, The Exorcist filmindeki Father Merrin karakterine bir derece ilham olan Father Amorth’un hikâyesi. Tanrı vergisi bir gücü olduğuna inanılan ve yüzlerce iblisi cehenneme geri gönderdiği söylenen Father Amorth, The Exorcist filminin bir hayranı olduğu için Friedkin’e bir şeytan çıkarma ayinini kaydetmesi için izin veriyor.
Eğer sizin için olay yeryüzüne inen ve insanlar arasında yaşayan şeytanlar ve melekler ise bir diğer Neil Gaiman yapımı olan Good Omens dizisi, Lucifer’dan sonra tam olarak aradığınızı bulabileceğiniz bir yapım. Birbirine tam olarak iki zıt karakter olan şeytan Crowley ve melek Aziraphale, güçlerini bir araya getirerek Antichrist’ın dünyaya gelmesiyle başlayan kıyameti durdurmaya çalışıyor.
Bir Neil Gaiman klasiği olan kara mizah unsurlarını ve doğaüstünün normal ve modern insan hayatına dokunuşuyla ortaya çıkan absürd durumları Lucifer kadar iyi yansıtan Good Omens, Lucifer sevenlerin kaçırmaması gereken bir yapım olarak karşımıza çıkıyor.
Sabrina dizisi, birçoğumuzun çocukluğundan ve gençlik yıllarından hatırlayacağı daha çok çocuklara yönelik atmosferiyle karşımıza çıkan bir sitcom. Fakat yeniden çekilmeye başlanan Chilling Adventures of Sabrina, Lucifer’ın sahip olduğu karanlık fantezi havasını ve kara mizah öğelerini kendi atmosferine çok iyi bir şekilde uygulamış durumda.
Her ne kadar şeytan ve karanlık temalar Luficer’da olduğu kadar sistematik bir şekilde işlenmese de yine de hissettirdiği duygular ve atmosferi sayesinde Chilling Adventures of Sabrina, Lucifer sevenlerin keyifle izleyebileceği bir yapım.
Din, mitoloji, tanrı ve tapınma konularını birbiriyle harmanlayan ve ortaya eşsiz bir koyan American Gods, yine ve yine Neil Gaiman’ın elinden çıkmış bir yapım. Lucifer’da olduğu gibi doğaüstü varlıkların dünyada normal insanların arasında gezdiği ve eylemlerde bulunduğu bu dizide bu sefer melekler yerine tanrıların ta kendisi insanlar arasında dolaşıyor ve onlar gibi yaşıyorlar.
Modern ve normal insanların doğaüstüne ve ilahi olana inanma duyguları üzerinden oldukça iyi kara mizah yapan dizinin atmosferi ise Lucifer’ın karanlık atmosferini bir hâyli andırıyor. Eğer Lucifer’ı seviyorsanız bir diğer Neil Gaiman eseri olan American Gods’ı seveceğinizden şüphemiz yok.
Preacher dizisi yine İncil ve Katolik temaları farklı bir hikâye anlatımıyla işleyen dizilerden birisi. Preacher dizisinde; 7 ölümcül günaha da ilgisi olan günahkar bir vaiz, Genesis isimli bir varlıkla etkileşime geçiyor ve diğer insanlara her dediğini yaptırabildiği bir süper güç elde ediyor.
Daha sonra tanrı ile de yüzleşmeye çalışan vaiz Jesse Custer, şu anki tanrının aslında bir taklitçi, gerçek tanrının ise cenneti çoktan terk ettiğini fark ediyor. Lucifer’ın babası tanrıyla olan problemlerini bilen Lucifer hayranları, Preacher dizisinde de aynı atmosferi ve tadı yakalayacaktır.
Lucifer dizisinin sahip olduğu polisiye öğelere sahip olan Grimm dizisinde her ne kadar baş karakterimiz bir şeytan olmasa da doğaüstü varlıklar ve karanlık fantezi atmosferiyle Grimm oldukça iyi bir iş ortaya koyuyor. Grimm dizisinde bir cinayet masası dedektifi olan Nick Burkhardt, “Wesen” adı verilen doğaüstü varlıkları görebiliyor ve gecelerini bu varlıkları avlamakla geçiriyor.
Gizem öğelerinin hikâyede önemli yer tuttuğu ve havalı karakter oluşturmada Lucifer ile yarışabilecek bir dizi olan Grimm, her ne kadar Lucifer kadar kara mizah unsurları bulundurmasa da doğaüstü olayların modern gerçeklik ile birleşimini seven izleyiciler için güzel bir Lucifer alternatifi oluyor.
Olaylara bu sefer Lucifer’ın değil, şeytanları avlayan John Constantine (Keanu Reeves) karakterinin gözünden bakıyoruz. DC Comics’in Hellblazer çizgi roman serisinden uyarlanan ve birçoğumuzun çocukluğunun filmi olan Constantine, İncil ve şeytan temalarını en keyifli işleyen filmlerden birisi.
Karakter sunumu konusunda da Lucifer’a bir hâyli benzeyen John Constantine karakterimiz, hayatı ve ölümü hiç umursamayan bir yapıya sahip. Bu tarz yapımlardan görmeye alıştığımız temaları, Lucifer gibi modern toplum ve normal insanlarla oldukça iyi bir şekilde harmanlayan Constantine, oldukça bilinen bir film olmasına rağmen dönüp dönüp tekrar keyfile izlenebilecek bir yapım.
Keanu Reeves, fantastik temalı filmlerde rol almayı bir hâyli seviyor. 1997 yapımı kült film olan The Devil’s Advocate (Şeytan’ın Avukatı), İncil, şeytan ve Katolik konularına farklı bir bakış açısı getiriyor. Tıpkı Lucifer gibi doğa üstü temaların aşırı bir gerçeklik ile harmanlandığı filmde, Al Pacino John Milton karakteri ile başrol olarak karşımıza çıkıyor. Keanu Reeves ise Kevin Lomax isminde başarılı bir avukatı canlandırıyor.
John Milton isminin direkt olarak 17. yüzyıl düşünürü ve İncil temalı Paradise Lost’un yazarı John Milton’a gönderme olan Şeytan’ın Avukatı, karanlık atmosferi, üzerine düşünülmesi gereken İncil metaforları ve tekinsiz şeytan teması ile izleyicilerin büyük beğenisini kazanmış bir yapım. Eğer Lucifer’ı karakter yönünden beğeniyorsanız, Şeytan’ın Avukatı filmi size çok başarılı ve iyi işlenmiş bir “şeytan” karakteri sunacaktır.
Sizler listede bulunan yapımlar hakkında neler düşünüyorsunuz? Sizin severek izlediğiniz Lucifer benzeri dizi ve filmler hangileri? Görüşlerinizi ve önerilerinizi bizlerle yorumlar kısmından paylaşabilirsiniz.
Yorumlar (0)