İster ofiste bir masada ister evde koltukta oturalım, sürekli hareketsiz kalmanın vücudumuz üzerinde düşündüğümüzden çok daha büyük etkileri var.
Gün içinde ne kadar hareket etmeliyiz ve bu oturma işinin tehlikelerinden nasıl kaçabiliriz?
İster istemez hepimizin düşündüğü ilk sorun tabii ki kilo almak. Ancak iş bununla bitmiyor. Uzun süre oturduğumuzda kan dolaşımımız yavaşlıyor, metabolizmamız neredeyse uyku moduna geçiyor.
Bu da kalp hastalıkları, diyabet ve hatta bazı kanser türlerine kadar uzanan bir risk zincirine yol açabiliyor. Üstelik duruş bozuklukları, kas ve eklem ağrıları da cabası.
Sadece fiziksel değil, zihinsel sağlığımız da etkileniyor. Uzun süre hareketsiz kalmak, stres seviyemizi artırıp depresyon ve anksiyete gibi sorunlara neden olabiliyor.
Daha az hareket ettiğimizde, enerji seviyemiz düşüyor ve kendimizi daha yorgun hissediyoruz. Yani aslında düşündüğümüzün aksine, hareketsizlik bizi daha tembel değil, daha yorgun yapıyor!
Harika haber şu ki küçük değişiklikler büyük farklar yaratabilir. Her gün saatlerce spor salonuna gitmenize gerek yok ama düzenli ve kısa süreli hareketler bile sağlığınızı olumlu etkiliyor.
Uzmanlar, gün içinde toplamda 30 dakika orta yoğunlukta egzersiz yapmanın yani tempolu yürüyüş, bisiklet sürme ya da dans gibi aktivitelerin yeterli olduğunu söylüyor.
Ancak bu 30 dakikayı tek seferde değil, gün içine yayarak yapabilirsiniz. Hatta her saat başı 5-10 dakika ayağa kalkıp esneme hareketleri yapmak bile yeterli olabilir.
Hareketsiz yaşam tarzını değiştirmek aslında düşündüğünüz kadar zor değil. Yapabileceğiniz birkaç basit değişiklikle büyük farklar yaratabilirsiniz. İşte birkaç öneri:
Hareketsizliğin zincirlerini kırın!
Yorumlar (0)