Sadece denizden gelen koku değil aynı zamanda balık satan yerlerde de burnumuzun direğini sızlatan o kokunun balıklara özgü bazı sebepleri var.
Tabii ki bu kokudan kurtulma yöntemleri de var. O zaman balıklara sadece faydaları olarak değil farklı bir açıdan bakalım.
Avlandıktan sonra ise kimyasal bir süreç başlıyor. Balıkların kas dokuları içinde bulunan ve yaşam için gerekli olan amino asitler, ölüm sonrası enzimlerin etkisiyle hızla parçalanmaya başlıyor.
Bu parçalanmanın bir sonucu olarak trimetilamin oksit (TMAO) adı verilen bir bileşen açığa çıkıyor. TMAO, havadaki oksijenle tepkimeye girerek trimetilamine (TMA) dönüşüyor ve işte bu yeni molekül, deniz ürünlerine özgü o "balık kokusunu" ortaya çıkarıyor.
Su sıcaklığı ve tuzluluk derecesi gibi faktörler, balıkların vücut kimyasını ve dolayısıyla kokusunu değiştirebiliyor. Tatlı su balıkları, daha az tuzlu olduğu için TMAO biriktirmiyor ve okyanus balıkları gibi olmuyor. Ancak onların da bazen çamurlu bir aroması olabiliyor.
Alglerle beslenen balıklar, genellikle daha az keskin kokuya sahip. Bununla birlikte, diğer balıkları veya yüksek oranda protein içeren besinleri tüketen balıklar, daha güçlü bir koku yayma eğiliminde oluyor.
Deniz ürünlerinin tazeliğini korumak ve kötü kokuları minimuma indirmek için uygun saklama şartları önemli. Balıkların hızla soğutulması ve 0°C civarında saklanması, kimyasal süreci yavaşlatarak kokunun kontrol altında tutulmasına yardımcı oluyor.
Deniz ürünlerinin kokusu, doğal ve kaçınılmaz bir süreç olsa da taze ve kaliteli deniz mahsullerinin keyfini çıkarırken kokuları en aza indirebilirsiniz. Bunun için balık yüzeyindeki TMA’yı musluk suyuyla yıkayabilirsiniz.
Limon, domates ve sirke gibi asidik içeriklere sahip gıdaları, balıkla buluşturarak TMA’nın bağlanmasını azaltabilirsiniz
Bundan sonra balık aldıktan sonra yemeye kadar geçen sürede nelere dikkat edeceğinizi ve kokunun sebebine hakimsiniz. Şimdiden afiyet olsun!
Yorumlar (0)