Karanlık bir tema ve ortamda, kıyamet sonrası bir virüs salgınının anlatıldığı The Rain, kısa sürede türünün en iyilerinden biri haline geldi. Ölümcül bir virüsle mutasyona uğramış yağmur partiküllerinin neredeyse tüm İskandinavya’yı yok ettikten sonrasını anlatan dizide, olaydan 5 yıl sonra bir sığınaktan çıkan 2 kardeşin hikayesini izliyoruz.
Tehlike dolu meşakatli yolculukta, Danimarkalı kardeşler medeniyetin her santimetresinin yok olduğunu keşfediyor. Hayatta kalmak için bir gruba ihtiyaç duyan ve hastalığın tedavisine kavuşmak için de babalarını bulmaları gereken gençler, dizi boyunca oldukça oldukça kasvetli maceralar atlatıyorlar.
Netflix’in en sevilen dizilerinden biri olan The Rain, ne yazık ki 3. sezonunun sonunda final yaptı. Ancak kıyamet sonrası, karanlık bir dünyada geçen alternatif dizileri sizler için listeledik. Listelediğimiz diziler, The Rain’e yüzde yüz aynı olmamakla birlikte; konu, atmosfer ve karakterler bakımından benzerlik gösteriyor.
Listedeki çoğu dizi vampirler ve virüsleri konu alırken, Black Summer zombileri anlatıyor. Z Nation’ın ön dizisi olarak nitelendirilen Black Summer, kesinlikle izlemeye değer bir dizi. Zombi virüsü salgınından hemen sonra hayatta kalanların hikayesinin anlatıldığı Black Summer’da, bazılar kayıp akrabalarını ararken, diğerleri ise sadece hayatta kalmak istiyor.
Jordskott isimli İsveç dizisi, kızı Josefine’nin ortadan kaybolmasından yedi yıl sonra eski yaşadığı yer olan Silverhöjd’e seyahat eden polis dedektifi Eva Thörnblad’ın hikayesini anlatıyor. Dönüşünden sonra kasabada başka bir çocuk ortadan kaybolduğunda, iki vaka arasındaki benzerlikleri fark eden Eva, dizi boyunca daha ileri araştırmalar yaparak bu gizemli kaybolmaların altındaki gizemi çözmeye çalışıyor.
Falling Skies, uzaylıların istilasına uğrayan Boston’dan bir ekip kurarak kaçması gereken bir grup hayatta kalan insanın hikayesini anlatıyor. Kıyamet sonrası bir atmosferde geçen Falling Skies’ta insanlığın %90’ı uzaylılar tarafından öldürülüyor. Güç, teknoloji ya da ordu gibi unsurlar barındırmayan bu dizinin baş yapımcılığını da Steven Spielberg üstleniyor.
Containment, tüm Atlanta’yı kasıp kavuran bir salgının ardından meydana gelen olayları anlatıyor. Şehrin tamamının karantina altına alındığı dizide, içeride kalanların hayatta kalma savaşını izliyoruz. Containment, hayatta kalma savaşından ziyade, böylesine bir salgının ve karantinanın, aileleri ve birbirini seven insanları nasıl etkilediğini anlatıyor. Cordon adlı Belçika dizisinden uyarlanan Containment virüs salgınında karakter gelişimini anlatan hassas bir hikaye.
The Strain, Guillermo del Toro ve Chuck Hogan tarafından yazılan, adını taşıyan roman üçlemesinin bir uyarlaması. Dizide, New York’ta viral bir enfeksiyonun patlak vermesiyle, enfekte olan insanların şeytani bir vampir türü ile gösterdiği benzerlik anlatılıyor. The Strain’de, Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezinde yönetici konumundaki Dr. Goodweather, insanlığı kurtarmak için bir ekip kurması ve enfekte olanlarla savaşması gerekiyor.
The Rain gibi Valkyrien de karamsar bir ruh haline ve bitmek bilmeyen bir aksiyona sahip. Norveç yapımı olan dizi, Oslo’da terk edilmiş bir metro istasyonunun çevresinde bir yerde bulunan, yasadışı geçici bir hastanede çalışan bir doktoru anlatıyor. Dr. Ravn Eikanger, normal hastanelerde tedavi olamayan suçlularla ilgileniyor. Ayrıca, bu yeraltı kliniği aracılığıyla, ölmek üzere olan karısı için bir tedavi de bulmaya çalışıyor.
William Brinkley’in 1988 tarihli aynı adlı romanından esinlenilen The Last Ship, viral bir pandeminin, dünya nüfusunun %80’inin fazlasını öldürdükten sonra hayatta kalan 218 kişinin hikayesini anlatıyor. Hikaye, Naval Destroyer Nathan James’in, bilim adamı Rachel Scott ile birlikte Kuzey Kutbu’na bir araştırma görevine gönderilmesiyle başlıyor. Dizide, ölümcül viral salgının tedavisinin ancak Kuzey Kutbu’nda bulunabileceği düşünülüyor. Hükümetin neredeyse tüm üyelerinin öldüğü dizide, bütün komuta, komutan Tom Chandler’da.
Survivors, Avrupa Gribi olarak bilinen viral bir pandemide hayatta kaldıktan sonra birbirini desteklemek zorunda kalan bir grup normal vatandaşı anlatıyor. Herhangi bir yasa ya da düzen kalmayan bir toplumun anlatıldığı dizide, hayatta kalan insanlar, düşmanca koşullarda kendilerini savunmak ve hayatta kalmak için mücadele etmek zorundalar.
The 100, bir yüzyıl önce meydana gelen nükleer bir felaketin ardından, dünya nüfusunun çoğunun yok olması ve kurtulanların gezegen etrafında dönen bir uzay istasyonunda yaşamasını konu alıyor. Ancak gemi kalabalıklaştığında, 100 kişilik çocuk mahkumlardan oluşan ekipler, yaşanabilir olup olmadığını kontrol etmek için dünyaya geri gönderiliyor. Düşmanca ve sürprizlerle dolu çevrede hayatta kalmaya çalışan çocukların hikayesini izlediğimiz dizi, karakterleri ve atmosferi açısından The Rain’e benzerlik gösteriyor.
Yorumlar (0)