Nobel Ödülleri, insanlığa en büyük faydayı sağlayan önemli kişilere verilen bir ödül. Bu ödüle sahip yazarların kaleme aldığı kitaplar ise oldukça kıymetli oluyor. Herkesin kitaplığında en az bir Nobel Ödüllü yazar tarafından kaleme alınmış bir kitabın bulunması gerekiyor.
Listemizde Nobel Ödüllü yazarlar tarafından yazılmış kitap önerilerini bulabilirsiniz.
"Bu içerik 06.04.2025 tarihinde oluşturulmuştur. Bu içeriğe erişim sağladığınız zamana göre listelenen ürün fiyatlarında değişiklikler olmuş olabilir."
Yonğhe ve eşi sıradan bir hayat sürerken, Yonğhe bir sabah kalkıp artık et yemeyeceğini söyledi. Sebep: gördüğü bir rüya. O günden sonra evdeki tüm et ürünlerini çöpe attı, eşi ütüsüz gömleklerle işe gitmeye başladı, ve her şey yavaş yavaş kontrolden çıktı. Han Kang, bu romanında bireyin bedeni üzerindeki kontrolünü, toplumsal beklentileri ve bastırılmış arzuları çarpıcı ama sakin bir dille masaya yatırıyor. Rahatsız edici ama elini çektirmeyen bir anlatım.
Kitabı satın almak için buraya tıklamanız yeterli.
Nobel Ödüllü yazarların kitaplarına ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.
Bir mezardan yirmi iki metre uzunluğunda saçlar çıkarsa, orada sadece bir beden değil, yarım kalmış bir hikâye de vardır. Marquez, tanık olduğu bu sıra dışı olaydan yola çıkarak bir rahiple genç bir kızın alışılmadık ilişkisini anlatıyor. Büyülü gerçeklik ustası, aşkın, inancın ve aklın sınırlarını zorlayan bir dünyada gezdiriyor okuru. Hem hayaletli, hem çok canlı bir roman.
Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Profesör Lurie, akademik kariyeri bir skandalla sarsıldıktan sonra kızının çiftliğine sığınır. Ama Güney Afrika’nın değişen yüzü, sadece geçmişi değil, geleceği de sorgulatır ona. Coetzee, kişisel bir çöküşün üzerinden toplumsal dönüşümü anlatıyor. Suç, ceza, utanç ve kabul kavramlarını keskin bir gerçekçilikle işliyor.
Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
André Gide’in roman olarak tanımladığı tek kitabı. Kalpazanlar, klasik roman kurallarını elinin tersiyle itiyor; kendi kurallarını yazan bir metin gibi. Yazarın en önemli eserlerinden biri kabul ediliyor.
Kitapta bir yandan hikâyeyi okurken, bir yandan da “roman nasıl yazılır?” sorusunun peşine düşüyorsun. Gide’in edebiyata, hayata ve insana dair bakışı hâlâ taze, hâlâ sarsıcı.
Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
1940’lardan 2000’lere… Gazete manşetlerinden reklamlara, şarkılardan filmlere kadar uzanan bir hafıza atlası gibi. Annie Ernaux, kendi yaşamından yola çıkarak bir kuşağın, hatta bir toplumun izini sürüyor. Ama klasik bir otobiyografi beklemeyin. Kendini anlatırken, aslında hepimizi anlatıyor. Kişisel olanla toplumsal olanı öyle güzel iç içe geçiriyor ki, ortaya hem bireysel hem kolektif bir hafıza çıkıyor. Sessiz ama güçlü bir metin.
Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Janina, Polonya kırsalında yıldız haritalarıyla, William Blake şiirleriyle ve boş yazlık evlerle baş başa bir hayat sürüyor. İnsanlardan çok hayvanlara yakın, biraz garip, biraz da içine kapanık biri. Derken komşusu Koca Ayak ölü bulunuyor. Ve ardından gelen ölümlerle işler iyice karışıyor.
Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Varoluşçuluğun öncüsü Sartre’dan beş çarpıcı öykü. Her biri insanın içindeki çatışmalara, kararsızlıklara ve çöküşlere odaklanıyor.
Kitaba adını veren "Duvar", ölümle burun buruna gelen bir mahkûmun son anlarını anlatıyor. "Oda"da bir kadının, aklını yitiren kocasına tutunma çabasını okuyoruz. "Erostrates", silahla kalabalığa ateş açan bir adamın zihnine giriyor. "Gizlilik"te cinsellik ve güç dengesini sorgulayan bir ilişki var. Son olarak, "Bir Yöneticinin Çocukluğu"nda, bir çocuğun büyürken yaşadığı kimlik ve yön arayışına tanık oluyoruz.
Sartre, insanı kendisiyle yüzleştirmekte her zamanki gibi acımasız.
Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Kuzey Almanya’da tahıl ticaretiyle zenginleşmiş bir ailenin, kuşaktan kuşağa süren yükselişi ve çöküşü… Thomas Mann, ilk romanında Buddenbrook ailesi üzerinden hem bir dönemin burjuva yaşamını anlatıyor hem de zamanla değişen değerlerin insanlar üzerindeki etkisini gösteriyor.
Doğumlar, evlilikler, hastalıklar, kayıplar… Her şey var bu hikâyede. Ama en çok da “tutunamamak” hissi var. Klasiklerin arasında ağır ama yerini fazlasıyla hak eden bir roman.
Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Yaşlı adamların geceleri yalnız kalmaması için kurulmuş gizemli bir ev... Burada, uyutulmuş genç kızların yanında bir gece geçiriliyor. Dokunmadan, konuşmadan, sadece var olarak.
İhtiyar Eguchi de bu evin müdavimlerinden biri oluyor. Kırmızı kadife perdeler, çıplak bir beden ve derin bir sessizlik içinde; hatıralarla, arzularla, ölüm fikriyle baş başa kalıyor.
Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Fildişi kulesine kapanmış bir aydının, dünyadan kopup kendi zihninde boğulmasının hikayesi. Elias Canetti, Körleşme’de sadece bir bireyin değil, aynı zamanda düşüncenin, iletişimin ve insanlık hâllerinin çöküşünü anlatıyor. Almanya’da karanlık bir dönemde yazılmış bu roman, sadece dönemini değil, insanın kendine bile yabancılaşabildiği evrensel bir durumu ortaya koyuyor.
Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Johannes, gözleriyle çevresindeki dünyayı bir son kez tararken tepelerden, kayalıklardan, evlerden, kayıksız kaldığı o kıyıya kadar her şeyi hissediyordu. Her şey ona aitti; o çayırlar, kayalar, ambarlar... Ama bir anda bir daha asla böyle göremeyeceği düşüncesiyle içi doldu.
Johannes bildiği her şeyin, yaşadığı her anın, bir ses gibi içinde kalacağını düşündü. O ses her zaman onunla olacak ama artık aynı şekilde görmeyecek, anlamayacak…
Kitabı incelemek ve satın almak için buraya tıklayabilirsiniz.
Nobel Ödüllü yazarların kitaplarına ulaşmak için buraya tıklayabilirsiniz.
Yorumlar (0)