Yazıyı okumaya başladığınızda kafanızda çalmaya başlayan nostaljik zil sesini sizler de duyuyor musunuz? Evet, bu Nokia’nın imzası.
Peki ama nasıl oluyor da Nokia, tüm bu zorluklara rağmen hâlâ bizimle?
2007 yılı Nokia için hem zirve yılı hem de çöküşün başlangıcıydı. iPhone’un piyasaya sürülmesiyle birlikte pazar liderliğini yavaş yavaş kaybetmeye başladı.
Kendi işletim sistemleri Symbian ve daha sonra geliştirdikleri Linux tabanlı Mamo gibi projelerle fark yaratmaya çalışsalar da bu sistemler kullanıcılar ve geliştiriciler tarafından yeterince benimsenmedi.
Nokia’nın donanım üzerine kurulu stratejisi, yazılım ve markalaşma konusunda geride kalmalarına neden oldu.
Bu ortaklık Nokia’nın temel sorunlarını çözmekten çok, onları daha da derinleştirdi. Windows Mobile işletim sistemi, beklenen çözümü getirmedi ve donanım alanında da yetersiz kaldı.
Microsoft, Nokia’nın telefon bölümünü 7.2 milyar dolara satın aldıktan sonra bu yatırımı tamamen kayıp olarak yazdı ve Nokia’nın telefon üretim bölümünü sadece 350 milyon dolara sattı.
Telefon bölümünün satılmasından sonra Nokia, kaynaklarını ağ telekomünikasyon işine yöneltti. Bu sayede, 5G teknolojisine öncülük ederek sektördeki konumunu sağlamlaştırdı.
2017’de Fortune 500 listesine geri dönen Nokia, telekom ekipmanları alanında dünyanın üçüncü büyük üreticisi oldu.
Google ile iş birliği yaparak Android işletim sistemli telefonlar üretmeye başladılar. 2021’de yaklaşık 3 milyon akıllı telefon satışı yaparak küçük ama başarılı bir dönüş yaptılar.
Android işletim sistemiyle donatılan yeni Nokia telefonları, pazarın küçük ama kârlı bir bölümünü kendine yer bulmayı başardı.
Ancak geçtiğimiz aylarda HMD Global, yapmış olduğu açıklama ile birlikte artık Nokia markasını kullanmayacağını ilan etti.
Sürekli batmanın eşiğine gelen Nokia sizce bu durumdan da kurtulup tutunmaya devam edebilecek mi?
Yorumlar (0)