"Kaliteli" bilgiye erişmek günümüzde neredeyse imkânsız bir hâle geldi. Eğitim kurumlarından öğrendiklerimiz bile zaman zaman yetersiz kalabiliyor. Belgeseller de işte tam burada yaramıza merhem oluyor diyebiliriz.
İnsana yediği her şeyi sorgulatan, sosyal medya gerçeklerini eleştiren, tehdit altında olan doğa harikalarına doğru yolculuğa çıkartan, zaman ve mekân algısını genişleten birbirinden ufuk açıcı belgesellere hep birlikte bakacağız.
Cornel West, Slavoj Zizek, Michael Hardt ve Peter Singer gibi ünlü filozoflarla yapılan kısa söyleşileri derleyen belgesel film, felsefeyi akademik dergilerden ve sınıflardan çıkarıp sokaklara geri taşıyor.
Michael Moore, yeni belgeseli Where to Invade Next ile bu kez Finlandiya, İtalya ve Fransa gibi ülkeleri "işgal ederek" Amerika’nın sosyal ve ekonomik problemlerine çare arıyor.
Günümüzde artık hemen hemen herkesin malumu olan sosyal medyanın zararları, kişisel verilerin kullanım tarzı gibi konuları işleyen The Social Dilemma; izlenmesi, izletilmesi elzem olan bir yapım.
Modern gıda endüstrisinin göz kamaştırıcı bir "ifşası" olan Food, Inc., hem büyüleyici hem de dehşet verici bir belgesel. Sağlık bilincine sahip herkesin mutlaka izlemesi gereken bu belgesel, hayata karşı bakış açınızı değiştirecek yapımlardan biri.
Rusya’nın devlet destekli doping programının öyküsünü anlatan Icarus, profesyonel spor meraklıları için ufuk açıcı bir belgesel olduğu kadar, konuya ilgi duymayanları dahi içine çekecek kadar sürükleyici bir anlatıma sahip.
Amerika’daki dinleme skandallarına odaklanan Citizenfour, 21. yüzyılın sivil özgürlüklerinin sarsıcı bir dille inceleyen belgesellerden biri.
Chasing Coral, izleyenleri Dünya’nın inanılmaz doğa harikalarından, nefes kesici güzelliklerine götürürken diğer taraftan da onların her an tehdit altında olan belirsiz gelecekleri hakkında ciddi uyarılarda bulunuyor.
2012 yılında sinemalarda gösterime giren bir belgesel olan Steve Jobs: The Lost Interview, Steve Jobs’ın 1995 yılında Apple’dan ayrıldıktan sonra kurduğu NeXT şirketini yönetirken verdiği 70 dakikalık bir röportajdan oluşuyor.
Anlamlı bir bağın her türlü engeli nasıl aşabileceğine dair iç açıcı bir bakış açısı sunan My Octopus Teacher’i izlemeden önce yanınıza bir paket mendil alın deriz. Zira gözyaşlarınız âdeta bir sel gibi akıp gidecek...
Black Mirror’ın yaratıcısı Charlie Brooker’dan Netflix için gelen mini belgesel dizi Cunk on Earth, son zamanların en başarılı işlerinden biri. Dizide Philomena Cunk, alanında uzman olan kişilere insanlığın ilerleyişi hakkında sert sorular soruyor. Acı acı güldüren bu mocumentary (sahte belgesel), uygarlık tarihinin izini sürerek insanlığın geldiği noktayı âdeta gözler önüne seriyor.
Küresel ısınma ve iklim değişikliğini konu edinen Before the Flood, geleceğimiz için daha fazla kaybedecek zamanımızın olmadığını gözler önüne seren en çarpıcı belgesellerden biri. Ayrıca başarılı oyuncu Leonardo DiCaprio’nun da hem belgeselin prodüktörlüğünü yapıp hem de ücretsiz olarak yayınlatması, onun çevreye karşı olan duyarlılığını bir kez daha gösteriyor.
Her sezonunda dünyanın birbirinden başarılı isimlerine ve onların büyüleyici hikâyelerine odaklanan bu belgesel dizinin 1. sezonunda Albert Einstein, 2. sezonunda Pablo Picasso, 3. sezonunda ise Aretha Franklin’in hayatına tanıklık ediyoruz.
Dünya yüzeyinin üçte ikisi sularla kaplı olmasına rağmen, bilim insanları hem okyanuslar hem de Ay’ın yüzeyi hakkında çok az şey biliyorlar. Bu belgesel dizi, devasa mavi balinalardan, mikroskobik mercan poliplerine kadar suda yaşayan envai çeşit canlının izini sürüyor.
Çok karmaşık konuları bile akıcı ve kolay anlaşılır bir dille somutlaştırarak aktaran bu belgeselde Carl Sagan’ın öğrencisi Neil deGrasse Tyson ile birlikte evrende uçsuz bucaksız bir maceraya atılıyoruz.
Yorumlar (0)