Örümcek, özellikle tarantula dediğimizde öne çıkan özelliklerinden hiç şüphesiz ilki, rahatsız edici bir şekilde tüylü oluşudur.
Bu tüyler, öyle bizdeki gibi değil. Çok daha fazla işlevi var. Gelin, bu ilginç canlıların dünyasına doğru bir yolculuğa çıkalım ve neden tüylü olduklarına daha yakından bakalım.
Özellikle tarantulaların kılları, keratinden yapılan memeli kıllarının aksine, “setae” adı verilen, bir örümceğin dış iskeletinin yapısını da oluşturan bir glikoz türevi olan kitinden oluşuyor.
Bu tüylerden bazıları duyusal organlar görevi görüyor ve tarantulaların etraflarındaki dünyadan gelen titreşimleri koklamasını, tat almasını, dokunmasını ve tespit etmesini sağlıyor.
Bu duyusal tüyler esas olarak örümceklerin bacaklarında ve ağız kısımlarında bulunuyor ve örümceğin derisinde veya kütikülünde bulunan duyusal sinirlere besleniyor.
Bu tüyler, örümceklerin kaçan avları yakalamalarına veya bunlara tepki vermelerine rehberlik etmeye bile yardımcı oluyor.
1883’te Alman zoolog Friedrich Dahl, bir keman sesiyle hareket ettiklerini gözlemlediğinde bu “hearing hairs” yani "işitme kılları" olarak adlandırdı.
Koku ve tat için kullanılan kimyasal olarak hassas tüylerin ise içi boş. Ayrıca üremede rol oynuyorlar ve tarantulanın bir eş aramasına yardımcı oluyorlar.
Peki bu nasıl mı oluyor? Erkek örümcekler bir dişi yuvasını aramak için dolaşıyor. Bir yuvanın yakınında yürürlerse, temas eden kemoduyarlı tüyleri, yuvanın girişinin yakınındaki ipek çizgilere bağlı cinsiyet feromonu tarafından uyarılıyor ve böylece erkeğin dişiyi bulmasını sağlıyor.
Özetlemek gerekirse örümceklerin, özellikle tarantulaların dışarıdan bakınca rahatsız edici görünen tüyleri bizlerdekinden çok farklı ve çok daha fazla işleve sahip.
Yorumlar (0)