Arabistanlı Lawrence olarak bilinen dönemin İngiliz casusu, Hicaz Demir Yolu’nda Araplara sabotaj düzenlettiği Osmanlı’ya ait bu tren, tam 105 yıldır aynı yerde durduğu için görenleri hem duygulandırıyor hem de şaşırtıyor.
Trenin ise gelecek nesillere bilgi aktarımında önemli bir örnek olduğu kaydediliyor. Tarihte birlikte bir yolculuğa çıkarak bu trenin acı dolu hikâyesine tanıklık edelim.
Hicaz Demir Yolu Projesi olarak bilinen bu proje, II. Abdülhamid tarafından tamamlanmıştı. Ama I. Dünya Savaşı’nda İngilizler için büyük bir tehdit unsuru olan proje, yok edilmeye çalışıldı. İşte hikâyenin başlama noktası da burası.
Projenin Padişah II. Abdülhamid devrinde yapımına karar verilmiştir. Aslında başlangıçta proje, Bağdat Demir Yolu’nun devamı gibi düşünüldü. İki demir yolu da İstanbul’dan başlayıp Şam’a ulaşacak; oradan da Mekke ve Medine’ye bağlanacaktı. Bu sayede Hicaz ile güçlü bir bağlantı sağlanacaktı. Bu da Osmanlı’nın Orta Doğu’daki hakimiyetinin artması demekti.
Demir yolunun askeri amaçlı kullanılacağını tahmin eden İngiltere, projenin hayata geçmemesi için adeta savaş verdi. Bölgedeki Arapları, projeyle birlikte geleneklerinin bozulabileceğine, tüm yaşamlarının altüst olacağına dair söylemlerde bulunarak kışkırtmaya başladı. Nitekim başarılı da oldu.
Bağdat, Hicaz ve Ürdün-Kanal cephelerinde Osmanlı askerleri büyük zaiyatlar vermişti. Emperyalist devletler için ise yeni sömürgeler gerekliydi. Bunun için gözlerine Osmanlı’nın egemenliğinde olan Arap Yarımadasındaki kabileleri kestirmişlerdi.
Şerif Hüseyin, Osmanlı Devleti’nin Suriye ve Filistin bölgesinde neredeyse 400 yıllık hakimiyetini sona erdirecek isyanın düzenleyicisiydi. İtilaf devletleri, Arabistan’da Şerif Hüseyin’in iktidarının tanınacağına yönelik vaat vermeleri üzerine 5 Haziran 1916’da isyanı başlattı.
Lawrance’ın kim olduğuna değinmek burada yerinde olacaktır. 1916-1918 yıllarında Arap Ayaklanması ve Sina ve Filistin Cephesi olaylarında Arap aşiretlerini silahlandırarak Osmanlı’ya karşı ayaklanmalarında üstlendiği rol ile ünlüdür. Buradaki rolünden dolayı da kendisine "Arabistanlı Lawrence" denmiştir.
Bir anda raydan çıkarak havaya uçan tren, çöle doğru yan yatarak kendisini durdurdu. Planlandığı gibi, bu patlamadan sonra da Osmanlı’nın bu bölgelerle bağlantısı kopmuş oldu. İsyancı Şerif Hüseyin’in yaptığı anlaşma ile vadedilen bağımsız bir Arap devleti kurulmasından sonra oluşan bu olay, bugün Suudi Arabistan tarafından bağımsızlığın kazanılması olarak kabul edilmiştir.
O gün suikastla devrilen ve Türk askerlerinin şehit edildiği o tren, hâlâ yattığı yerde duruyor. Üstelik Suudi Arabistan da bu treni ziyaretçilere, Osmanlı Devleti’ne karşı alınan zaferin nişanesi olarak göstermekte. Sultan Abdülhamid’in fikri olan bu proje tekrar ele alınmamış ancak farklı projelerle bu demir yoluna alternatifler geliştirilmiştir.
Bu olay daha sonra filmlere de konu olmuştu. Patlamanın canlandırıldığı anlardan bir kesit:
Yorumlar (0)