Günümüzde PC, konsol, mobil fark etmeksizin aktif olarak oyun oynayan 2,7 milyardan fazla insan var. Bu sayı giderek artıyor. Platformlar değişse de tek bir şey baki kalıyor: Eğlenmek. Üstelik bu eğlence tutkusu için oyuncular, sadece 2020’de 159,3 milyar dolar para harcadılar. 2023’te ise bu harcamanın 200 milyar dolar barajını aşması bekleniyor.
Elbette her şey böyle başlamamıştı. Dijital oyun tarihinin atası sayılabilecek ilk yapımlar, 1960’lı yıllarda ortaya çıktıklarında uzun bir süre arzulanan popülerliğe ulaşamadılar. Bunun için gereken kişisel bilgisayarlar, konsollar ya da diğer oyun ekipmanlarının ucuzlayıp yaygınlaşması yıllar sürdü. 1978’de çıkan Space Invaders ve 1980’de çıkan Pac-Man, oyun tarihinin ilk popüler örnekleri arasında yer aldı.
Günümüzde ortalama bir akıllı telefonda bile oynadığımız; geniş haritalara, detaylı karakterlere sahip oyunların kökeni, bugünkü oyunculara hiç de cazip gelmeyecek klasik oyunlara dayanıyor. Atari, Nintendo gibi şirketlerin geliştirdikleri konsollardan erişilebilen bu klasik oyunlar, daha sonra yerini macera ve rol yapma temalarına sahip bilgisayar oyunlarına bırakıyor.
Sega gibi devlerin devreye girmesi, Street Fighter ve Mortal Kombat gibi çok yönlü ve rekabetçi dövüş oyunlarının da yaygınlaşması şirketlere ciddi şekilde sermaye kazandırıyor. Ardından Nintendo ve diğer öncü şirketler, günümüz oyun dünyasının FPS, online FPS gibi popüler türlerine temel oluşturacak Wolfenstein 3D ve Doom ile karşımıza çıkıyor.
Eğer oyun tutkunuysanız ve işlerin buralara nereden geldiğini merak ediyorsanız heyecan verici detaylarla kurgulanmış High Score belgeselini tavsiye ederiz.
Yorumlar (0)