Doktor ya da tıp uzmanı olduğu iddia edilen Carl Tanzler ve 20’li yaşlarında tüberküloz teşhisi koyulan Maria Elena’nın hikayesini okuduktan sonra hiç şüphesiz fikirleriniz değişecek. Bu ikilinin ilişkisi, masum bir aşktan ziyade akılalmaz bir saplantı niteliğinde.
Bu hikaye, aslında bu aşkın hiç istemeden kahramanı olan bir kadının başına gelen tüyler ürpertici olayları yansıtmakta.
Tüberkülozdan ölen kız kardeşinin yanı sıra evlendikten kısa bir süre sonra düşük yapması ve bir çocuğu ve kocasının onu terk edip Miami’ye taşınması, ileride yaşayacaklarının yanında küçük kalırdı.
Elena, tıpkı kardeşi gibi tüberküloza yakalanmıştı ve Key West’teki Birleşik Devletler Deniz Hastanesi’nde tedavi görmeye başlamasıyla hayatı daha da ilginç bir hal almaya başlamıştı. Hastanedeyken, Carl Tanzler ya da onun kendi tabiriyle “Carl von Cosel” isimli Alman radyolojik teknoloji uzmanıyla tanıştı.
Kendi kendine icat ettiği ve sürekli değiştirmeye çalıştığı geçmişi, oldukça kafa karıştırıcıydı. Tanzler, Almanya’da büyümüştü ancak I. Dünya Savaşı esnasında elektrik işleri yaptığını, bir uçak inşa etmeye başladığını ve Hindistan ve Avustralya’ya seyahat ettiğini ifade etmişti.
Hastanede Elena ile tanıştı ve ilk görüşte ona aşık oldu. Doktor, Elena’nın çocukken aşık olduğu Anna Constantia’ya birebir benzediğini iddia etmişti.
Tanzler tıbbi bilgi birikimini kullanarak çeşitli ilaçlarla, elektrikli cihazlarla ve röntgenle Elena’yı iyileştirmeye çalıştı. Aşkından gözü kör olan adam, genç kadına kıyafetler ve mücevherler hediye ederek aşkını ilan etti ancak Elena bu tutkulu aşka hiçbir zaman karşılık vermedi.
Oldukça farklı bir ruh hali ve psikolojiye sahip olan doktor; Elena’nın, mezarından ona seslendiğini ve içinde bulunduğu hapishaneden onu kurtarmasını istediğini ifade etti.
Sadece bununla sınırlı kalmayan Tanzler, genç kadının mezarının başından bir an olsun ayrılmamış ve en sevdiği şarkıyla ona serenatlar yapıp, Elena’nın ruhunun kendisine göründüğünü söylemişti.
Genç kadının cansız bedenini evine götüren adam, Elena’nın kemiklerini elbise askıları ve tellerle birbirine bağlayıp yüzüne cam gözler yerleştirdi. Cildi çürümeye başladığında, balmumu ve alçıya batırılmış bir bezle vücut görünümünü korumaya çalıştı.
Ona yeni giysiler giydiriyor hatta eldiven ve mücevherler takıyordu. Saçları döküldüğünde ise cenazeden kısa bir süre sonra Elena’nın annesinin kendisine verdiği saçlardan bir peruk yaptı.
Neredeyse tüm kasaba, sık sık kadın kıyafetleri ve parfümleri satın alırken görülen bu adamdan bahsediyordu. Bunun yanında bir çocuk, doktorun dev bir oyuncak bebek gibi görünen bir şeyle dans ettiğine tanık olduğunu ifade etmişti.
Bu esrarengiz olayın izini süren Florinda, bir zamanlar kardeşinin doktorluğunu yapan adamın evine ulaştı ve yatağında kardeşinin cansız bedeniyle karşılaştı. O zamanlar bir ceset çalmak yasa dışı olmasa da Carl Tanzler, Elena’nın mezarına saygısızlık etmekten tutuklanıp gözaltına alındı.
Ayrıca Carl’ın, Elena’ya tecavüz ettiği ve nekrofili hastası olduğuna dair çeşitli şüpheler ortaya çıktı. Ancak incelemeler bunun mümkün olduğunu gösterse de net bir sonuca ulaşmak mümkün olmadı.
Tutkulu aşkının esiri olan bu adam, psikiyatrlar tarafından muayene edildi fakat mahkemeye çıkmasına engel olacak herhangi bir rahatsızlığı olmadığı tespit edildi. Zaman aşımına uğrayan bu dava, Güney Florida gazetelerinin ilgisini çekti ve bu olay bu bölgeyle sınırlı kalmayıp dünya çapında sansasyon yarattı.
En sonunda genç kadının cansız bedeni Key West Mezarlığı’na getirildi ve verilebilecek olası zararların önüne geçebilmek için hiç kimsenin bilmediği bir mezara tekrar gömüldü.
Bu saplantılı aşktan bir türlü kurtulamayan doktor, yaşamının son yıllarını Elena’nın maskesini taşıyan bir heykelle geçirdi ve Elena ile olan anılarını anlattığı bir kitap kaleme aldı. 1952 yılında ölümünden 3 hafta sonra evinde bulunan Tanzler, 75 yaşında hayata gözlerini yumdu.
Yorumlar (0)