Her otomobil tutkunu, kendi yaşam tarzına ve zevkine göre olan arabaları beğenir, ileride o arabaya sahip olabilmek için hayaller kurar. Lowrider araba sevdalıları ise lowrider kültüründe yaşadığı için bu tarz arabaları benimser.
Gelin, Breaking Bad’de ve GTA’da da gördüğümüz ve hayran kaldığımız bu arabaları yakından tanıyalım.
O dönemlerde seri üretim arabaların artması ve fiyatların daha ulaşılabilir olması ile herkes kolaylıkla araba alabiliyordu. Bu sayede, aldıkları arabaları istedikleri gibi modifiye edip yarış yapabiliyorlardı.
Daha önceleri modifiyenin amacı sadece hızlı olmak ve yarışları kazanmak iken artık kişiselleştirilmiş ve gösterişli dış tasarımlara sahip olmaktı.
Buradaki amaç, özene bezene tasarladıkları gösterişli araçları ile kadın ya da erkekleri etkilemek ve flörtleşmek.
İş aramak için Meksika’dan göç eden ve düşük gelir seviyesine sahip Meksikalı Amerikanlar, “Bario” olarak isimlendirdikleri getto mahallelerine sıkışıp kalmışlardı. 1940’lı ve 50’li yıllarda ise genç kuşak; ebeveynlerinin aksine, bu duruma bir başkaldırı olarak beyazların çoğunlukta yaşadığı bölgelerde otomobilleriyle gezip alışveriş yapmaktan, plajlara gitmekten çekinmediler. Böylece lowrider’ı bir başkaldırı kültürü haline getirdiler.
Bu sayede, polisin olduğu yerlerde aracı normal sürüş yüksekliğinde kullanırken istedikleri zaman da otomobillerini basık hale getirebiliyorlardı.
Buna karşın lowrider topluluğu da teknik değişiklikler yaparak hidrolik ve pnömatik aksamı şase içerisine gizlediler. Ayrıca gösteri ve protestolar yaparak haklarını aramaktan ve toplantılarına devam etmekten vazgeçmediler.
War müzik grubunun “Low Rider” isimli şarkı yapması, “Chico and The Man” ismi ile “Chicano” kültürü hakkında belgesel yapılması ve pek çok sanat dalında lowrider otomobillere yer verilmesi bu akımın yayılmasında önemli rol oynadı.
Yorumlar (0)