Ülkemiz, yeni kurulan cumhuriyetin zor bir süreçten geçtiği yıllarda yeni bir savaşı mecbur kalmadıkça kaldırabilecek bir durumda olmadığı için II. Dünya Savaşı ve Soğuk Savaş Dönemi’nin önemli bir kısmını tarafsız bir tutumla takip etmişti.
Sürecin sonlarına doğru gerek Marshall yardımları gerekse de karşılıklı çıkar ilişkilerinden ötürü dönemin hükûmeti, Amerikan yanlısı ve Sovyet karşıtı bir politika izlemeye başlamış ve halkta da bunun etkileri bariz bir şekilde görülmüştü. Peki ya Rus salatası da bu durumdan nasibini alacak mıdır?
Patates, havuç ve bezelye başta olmak üzere çeşitli sebzelerin mayonez ile özel olarak harmanlanması ile hazırlanan ve aslen dilimize Rus salatası olarak geçen Olivye salatası, 1860 yılında Moskova’da Hermitage Restoranı’nda keşfedildi.
Belçika ve Fransız asıllı Rus aşçıbaşı Lucien Olivier tarafından keşfedilen bu salata, müşterilere sunulduğu ilk günden beridir çok büyük ilgi gördü. Doğal olarak bu salatanın adına da aşçıbaşının adına ithafen Olivye salatası adı verilmişti. Olivier hayatta olduğu müddetçe salatanın tarifi bir sır gibi saklandıysa da ölümünün ardından tarif hızla yayıldı.
1917 yılında Rusya’da yaşanan Ekim Devrimi sonucunda ülkemize sığınan Rus vatandaşları olmuş ve gelen sığınmacılar özellikle İstanbul’da restoranlar açmıştı. Elbette bu restoranlarda Rusya’yı kasıp kavuran Olivye salatası da mevcuttu Türkler, Olivye salatası ile ilk başlarda sadece Rus restoranlarında karşılaştığı için adı kısa sürede Rus salatası olarak değiştirildi.
Aslında Olivye salatasına Rusya, Almanya ve Brezilya dışında neredeyse her ülke Rus salatası diyordu. Yani ülkemizde de bu salatada “Rus” kelimesinin kullanılmasında siyasi bir mesaj bulunmuyordu. En azından şimdilik...
1946 yılında zaruri bir sebepten ötürü Amerikan zırhlısı Missouri, ülkemizi ziyaret edecektir. O dönemde Missouri’nin ülkemize gelmesi büyük bir olaydır. Kız Kulesi başta olmak üzere İstanbul’un çeşitli yerlerine “Welcome Missouri” afişleri asılır, yollar temizlenir, boyalar badanalar yapılır, esnaf kendisine çekidüzen verir.
Missouri’nin gelmesine bir gün kala Galatasaray Lisesi’nin karşısındaki Levent Büfe’yi işleten Rum kökenli esnaf Niko, yıllardır asılı duran “Rus salatası 25 kuruş” tabelasını “Amerikan salatası 35 kuruş” şeklinde değiştirir. Ertesi gün Karaveli, Niko’ya bu değişikliğin sebebini sorunca Niko’dan “Sen daha o gemiyi görmedin mi? Rus salatası artık öldü. Bundan sonra yaşasın Amerikan salatası!” yanıtını alır.
Niko’nun bu değişikliği hızlı bir şekilde tüm esnaf arasında yayılır ve İstanbul’da Olivye salatası için Rus salatası yerine Amerikan salatası adı kullanılmaya başlanır.
Geçmiş yıllarda Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı görevlerinde bulunan Hüseyin Çelik de Soğuk Savaş Dönemi’nde Rus salatasının adını Amerikan salatası olarak değiştirmeyen esnafların gözaltına alındığını ve hatta ısrarla Rus salatası yazmaya devam eden esnafların dükkanlarının kapatıldığından bahsetmişti. Geçmiş dönemlerde ısrarla Rus salatası adını kullanan kişiler potansiyel Komünist tehlikesi olarak görülmüşlerdi.
Günümüzde, geçmişteki siyasi durumun izleri silinmiş olacak ki ülkemizde Olivye salatası için kullanılan yaygın isim Rus salatasıdır. Zaten dünyanın başka yerinde de Amerikan salatası adında bir şey yoktur.
NATO zirvesinde misafirlere sunulan menüdeki Rus salatasının adı (Ensaladila Rusa), gelen tepkiler üzerine, geleneksel salata (Ensaladila Tradicional) olarak değiştirildi. Ayrıca Rus salatasının üzerine köfte eklenerek "Ukrayna salatası" olarak servis edildi..
Peki ya sizlerin Rus salatası içerisine eklemekten en çok hoşlandığınız sebze hangisi?
Kaynaklar: 1 / 2 / 3 / 4 / 5 /
Yorumlar (0)