Son yıllarda yabancı inşaat şirketlerinin de etkisiyle bu binaların oranı düştü ancak Sovyet döneminde ortaya çıkan bu yapılar hâlâ Rusya’nın simgeleri arasında.
Bu binaların bir isimleri bile var: Hruşçovka. Adını Eski Sovyetler Birliği Hükûmet Başkanı Nikita Kruşçev’den alıyor. Türkçeye Kruşçev olarak geçmiş olsa da aslında orijinal okunuşu Hruşçov’dur.
Hruşçovkalar 1960’lı yılların başlarında SSCB döneminde, Sovyet hükûmetinin direktifleriyle inşa edildi.
Geleneksel duvarcılık için yoğun bir emek harcanması gerekiyordu, pahalıya patlamaması için betonarme veya tuğladan yapılması tercih edildi.
Bireysel projeler yavaş olduğu için kalabalık şehirlerin talebi karşılanamıyordu. Ciddi bir konut sıkıntısı baş gösterince, ucuz ve hızlı yapılabilecek binalar tasarlandı.
SSCB’deki sağlık ve güvenlik standartları, asansörsüz bir binanın yüksekliğinin en fazla 5 kat olabileceğini belirledi. 5 katlı son Hruşçovka 1971 yılında inşa edildi.
Yer sıkıntısı oluşunca kat sayısı arttırıldı ve 9 ile 12 katlı binalar inşa edildi.
Tek odalı daireler 30 metrekare, iki odalılar 44 metrekare, üç odalılar ise 60 metrekare. Birleşik banyolara sahip ve mutfaklar yalnızca 6 metrekare.
Bu nedenle yatak odasına gitmek için oturma odasından geçmek gerekti. Bazı dairelerde bir oda daha var ancak bu odanın penceresi ve havalandırması bulunmuyor.
Bu durumdan Ruslar da memnun değil. Hatta 1975 yapımı "Kaderin Cilvesi" adlı bir Sovyet komedi filminde şöyle bir sahne geçiyor: Moskova’da yaşayan biri, yanlışlıkla Leningrad’a gider; aslında taksici onu ev adresine göre götürmüştür ancak bu adres hem Moskova’da hem de Leningrad’da vardır. Üstelik bu adresteki bina, hatta kapının anahtarı dahi kendisininkine benzemektedir.
Türkiye’deki "kooperatif apartmanlarında" da benzer bir sebepten dolayı -5 katlı olmalarına rağmen- asansör bulunmaz. Sebepler benzer: Daha ucuza, daha hızlı inşa edilebilmesi.
Ne yazık ki bizdeki modern apartmanlar hâlâ kötü tasarlanıyor ve ucuz malzemelerle inşa ediliyor, üstelik deprem ülkesi olmamıza rağmen.
Yorumlar (0)