Arjantinliler arasında ekonomik gidişatı konuşmak oldukça yaygın. Buenos Aires’teki çocuklar bile dolar kurunun, enflasyon seviyesinin ne anlama geldiğini biliyor. Tıpkı bizde olduğu gibi!
Arjantin 20. yüzyılın başlarında dünyanın en zengin ülkelerinden biriydi, Fransa ve İtalya’yı bile geride bırakmıştı. Ülkenin ekonomik performansı çeşitli nedenlerle düşüşe geçti ve özellikle 20. yüzyılın sonlarından bu yana, şiddetli dengesizlikler sergiledi.
Peki Arjantin nasıl oldu da bu duruma geldi ve şimdi ülkede neler yaşanıyor? Yüz yıl önce dünyanın en zengin ülkelerinden biri olan Arjantin, o zamanlardan günümüze kadar, yıllık ortalama %105 enflasyon yaşadı ve 5 kez para birimi değiştirmek zorunda kaldı.
Gelişmiş ülkeler sınıfından, gelişmekte olan ülkeler sınıfına düşen tek ülke oldu. 2021 yılında Arjantin ekonomisi, yine yüksek enflasyon ile devalüasyon lanetinin ortasında kalıyor.
Eski Cumhurbaşkanı Mauricio Macri, peso ile doların fiyatını birbirine yakın tuttu. Ancak 2020’de sağcı Macri’nin solcu Alberto Fernandez’e yenilmesinden sonra, pesonun fiyatı keskin bir şekilde yükseldi. Böylelikle Arjantin son 30 yılın en yüksek enflasyon seviyelerini kapattı.
Arjantin hükûmeti, yüksek düzeyde yoksulluk ve işsizlikle mücadelede zorluklarla karşı karşıya kaldı ve ulusal işgücünün neredeyse yarısı, kayıt dışı sektörde istihdam edildiği düşünülüyor.
Solcu Fernandez 65 milyar dolarlık dış borcu başarıyla yeniden yapılandırdı.
Arjantin Merkez Bankası rezervleri 3 milyar doların altında. Makroekonomik görünüm endişe verici. Arjantin’de ekonominin %95’i paralel döviz kuruyla yönetiliyor. Tekstilden ev eşyasına, gıdadan teknolojik ürünlere kadar ithal ne almak isterseniz döviz kuruna karşılık ödeniyor. Yani bir teknoloji mağazasında kredi kartıyla bir oyun alırsanız, onu dolar oranına karşılık peso ile öderseniz. Arjantin’de bugün 1 dolar 102,37 peso civarında.
Yoğun bakım yataklarının yaklaşık %70’i dolu. Yoksulluk içinde yaşayanların oranı 2017’de %26 iken şimdilerde %42’ye dayanmış durumda. Dünya Bankası’na göre, enflasyon 2020’de biraz düşmesine rağmen, hâlâ % 40’ın üzerindeydi.
Uzun vadeye hitap etmeyen çözümler, iktidardaki istikrarsızlık bu ekonomik çöküşe bir ivme kazandırdı.
Çöküşün başlangıcı için daha geriye gitmek gerekiyor. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra art arda yaşanan darbelerden sonra en son Juan Peron yine bir darbe ile iktidarı ele geçirdi. Bu dönemde ülke Peroncu Popülizm olarak adlandırılan bir süreç ile yönetildi. Bu süreç içerisinde sık sık askeri darbeler yaşandı.
Gelen askeri cunta yönetimi bu süreçte Arjantin’in sonunu hazırladı. Ülkede bir istibdat yönetimi başladı. Parlamento, siyasi partiler, sendikalar kapandı. Ülkede kapanmaz yaralar açtı ve bu durum tüm ülkenin geleceğine mal oldu.
Önce askeri cunta yönetiminde ülkede 30.000 insanın ortadan kaybolduğu bir dönem yaşandı. Muhalif olan birçok insan ortadan kaldırıldı, bu insanların ölümüne ilişkin çeşitli güçlü teoriler var. Bu teorilerden bazıları; insanların cesetlerinin okyanuslara atıldığı, helikopterlerden yüksek mesafelerden yere atıldığı yönünde.
Arjantin yakınlarında yer alan, tamamına Falkland adı verilen birçok ada mevcut. Bu adalar Britanya’nın sömürgecilik döneminden kalma, stratejik öneme sahip bir İngiliz denizaşırı toprağı. Ayrıca adaların jeopolitik konumunun yanında petrol ve yeraltı madenciliği bakımından oldukça zengin.
Bu topraklara 1982 yılında Arjantin çıkarma yaptı. İngiltere’nin bir askeri harekatla cevap vermesi ile iki ülke arasında 6 hafta boyunca süren resmi bir savaş yaşandı. Arjantin tarafının teslim olması ile savaş mutlak İngiliz galibiyeti ile sonuçlandı.
Savaşın ardından, başta ABD ve İngiltere olmak üzere birçok ülkeden Arjantin’e karşı ambargolar koyuldu. Arjantin’in ekonomisi bu dönemde çöktü. Para basımlarının geldiği son nokta ile enflasyon oranları %5000’e kadar yükseldi.
El Turco lakaplı, Suriye kökenli(Latin Amerika’ya geçen yüzyılın başında Osmanlı tebaası olarak göç etmiş Orta Doğu kökenlilere bu kıtada "El Turco" deniyor) Carlos Menem, 1989 yılında 10 yıllık süreyle Arjantin devlet başkanı seçildi. Görev süresi boyunca birçok kez küresel şirketlerden rüşvet aldığı iddiasıyla gündeme geldi.
Carlos Menem, görev süresinde kısa sürede iyileşmeler sağlamak için, halkına gövde gösterisi yapmak adına Arjantin’e ait tüm kamu kuruluşlarını özelleştirdi. Bu dönemde %7 büyüme bile yaşandı.
Ancak, anlık çözüm olan bu özelleştirme politikası kısa sürede fayda gösterse de uzun vadede Arjantin devleti kamu kuruluşlarından hiçbir getiri sağlayamaz hale geldi. Kamu kuruluşlarından kazancı olmayan ve yeni yatırım alamayan Arjantin ekonomisi ekonomide düşüş yaşamaya devam etti.
Ülkede geniş protestolara da sebebiyet veren kriz, Arjantin ekonomisinde bir iflasa sebep oldu. İktidarın daha müdahaleci olmaya çalıştığı ekonomi modeli çok kısıtlı kaldı. Bu süreçte de siyasi istikrarsızlık yaşayan Arjantin tüm nüfusuyla yoğun bir yoksulluğun içine sürüklendi.
Ülkede ağır işsizlik sorunu ortaya çıktı ve birçok yerde grevler başladı. Arjantin bu dönemde IMF’den tekrar tekrar borçlar istedi. Dış borçlar Arjantin ekonomisinin her yerini sardı.
Arjantin halkının yaşadığı yoksulluk, işsizlikteki rekorlar, enflasyon oranları, dış borçların artması, ülkenin getirisinin giderleri karşılayamaması artık önü alınamayacak düzeye geldi.
Her ne kadar IMF politikalarını harfiyen uygulasa da Arjantin ekonomisi bir türlü nefes alamıyor. 2018 gibi yakın zamanda da iki ciddi ekonomik kriz yaşayan Arjantin artık uluslararası imajını tamamen kaybetmeye yakın.
Şu an başkanlık sisteminin hâkim olduğu Arjantin laik, federal bir anayasal cumhuriyet. Zamanında darbeler, ambargolar, siyasi çekişmeler nedeniyle şimdilerde hâlâ o dönemin sancılarını çekiyor. 2001’de de bizdeki gibi bir krizle boğuştular.
Geçtiğimiz ay Arjantin’de de asgari ücret bizde olduğu gibi %50’ye yakın arttı fakat zamma rağmen enflasyon nedeniyle maaşlar hızla eriyor. Yine bizim gibi onlar da 2023’te seçime gidecekler. Çok benzer bir kaderi paylaştığımız söylenebilir.
Kaynaklar: Independent Türkçe, 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü, Vikipedi, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı, BBC, DergiPark, Mevzuat Dergisi, ResearchGate, Forbes, Reuters
Yorumlar (0)