Daha önce pek duyulmamış, örneğine çok rastlamadığımız birkaç statü göstergesini sizin için derledik.
Bakalım hangisini doğru tahmin edeceksiniz!
Orta Çağ’da gergedan boynuzundan yapılan içki kaplarının zehirlenmeyi önlediğine inanılıyordu. Bunlara sahip olmak sadece maddi değil, aynı zamanda "güvenlik ve sağlığı koruma gücüne" sahip olmanın da bir göstergesiydi. Kral ve üst düzey soylular tarafından kullanılırdı.
16 ve 17. Yüzyıl Avrupa’sında ezilmiş antik Mısır mumyalarının tozları, zenginler tarafından ilaç olarak tüketiliyordu. Bu, hem antik bir nesneye sahip olmayı hem de onun iyileştirici gücünden yararlanmayı temsil ediyordu.
Sadece en zenginler bu tür "ilacı" karşılayabiliyordu.
Bir bonsai yetiştirmek, sadece bir bitkiye sahip olmak değil; yıllarca süren sabır ve ustalık gerektiriyordu. Sahibi, estetik anlayışını ve kültürel zarafetini sergilerdi. Bonsai ağaçlarını Samuray ve zengin tüccarlar yetiştirebiliyordu.
Çin hanedanlığında inanılmaz derecede uzun tırnaklar, kişinin fiziksel emek gerektiren işlerden muaf olduğunu gösterirdi. Bazı soylular tırnaklarını korumak için altın tırnak kaplamaları takardı. Genellikle güç ve asaletle ilişkiliydi.
16 ve 17. Yüzyıl Avrupa’sında altın dişler, büyük bir statü göstergesiydi. Bugün, insanlar bunu gösteriş için yaptırsa da eskiden eksik dişleri altınla doldurmak servet değerindeydi. Aristokratlar ve zengin tüccarlar kullanırdı.
Egzotik hayvanlara sahip olmak, yalnızca zenginliği değil; uzak ülkelere erişecek kadar güce sahip olduğunu da ifade ederdi. En önemli örneği ise Babil Kralı II. Nabukadnezar’ın aslan, maymun ve papağanlara sahip olmasıydı.
Sizin favoriniz hangisi oldu?
Yorumlar (0)