Gören ziyaretçilerin, kusursuz mühendislik karşısında hayran kaldığı bu yapı yalnızca görsel bir şölen değildir. Aynı zamanda şehrin güvenliğini de sağlar.
Gelin, yer altı dünyasını daha detaylı inceleyelim.
Yer altı tapınağı olarak da bilinen bu etkileyici ve basınç ayarlı su deposu, şehrin kuru ve güvenli tutulmasına katkı sağlamanın yanında yerli ve yabancı ziyaretçilerin de uğrak noktalarından biridir.
Bu su altı labirentleri, dünyanın en büyük taşkın kontrol altyapı parçalarından kabul edilir. Alçakta bulunan su havzası oldukça yavaş akar ve bu sebeple yoğun yağmurlar sırasında taşkınlara eğilimlidir.
Ayrıca Tokyo’daki su tutan pirinç tarlalarının yıllar geçtikçe azalması sebebiyle nehirler çok daha hızlı taşmaya başlamıştır.
13 yıllık inşaatın ardından 2006’da tamamlanan tünellerle dolu yapı, su havzasının küçük ve orta ölçekli nehirlerinden taşan suyu yeniden yönlendirir. Yani yoğun yağmurlar esnasında taşma setleri tarafından toplanan sular, yer altı şaftlarına akar.
Devamında, tünel aracılığıyla basınçlı ayarlı su tanklarına yani yer altı tapınağına taşınır. En son da su, saniyede 200 metreküp hızla bir türbin aracılığıyla Tokyo Körfezi’ne akan Edogawa Nehri’ne pompalanır.
Faaliyette olduğu ilk 18 yıl boyunca sel hasarının ekonomik etkilerini, yaklaşık 148,4 milyar ¥ azaltmıştır. Ayrıca bu yapıyı yakından ziyaret etmek de mümkündür. Yaklaşık 7 kat merdivenden 1 veya 2 kat indikten sonra, sıcaklık fark edilir şekilde düşer ve hava, daha da nemlenir.
Zemin ise ışıkları yansıtan ve suya dayanıklı ayakkabılar giymeyi zorunlu kılan, ortalama 1 cm’lik su birikintileriyle doludur. Hatta bazen tavandan yoğuşma damlaları da düşer.
Özetle Tokyo’nun yer altında bulunan bu devasa yer altı tünelleri, şehri sellerden korumak için inşa edilmiş ve amacına da ulaşmıştır.
Yorumlar (0)