Lise Türkçe dersindeki anılarınızı şöyle bir kurcalarsanız “Türkçe, Ural - Altay dil ailesinin bir üyesidir.” cümlesini mutlaka hatırlarsınız. Doğrudur ancak bazı uzmanlar Ural ve Altay dillerini ayırır ve hatta Altay dil ailesinin bile ortaya atıldığı gibi olmadığını söyler. Aynı aileden kabul edilen tüm bu dillerin gramer ve fonetik açıdan birbirine benzediği iddiası son yıllarda pek de desteklenmiyor.
Altay dil ailesine mensup olan tüm diller Asya bozkırlarında yaşanmış milletlerin konuştuğu dillerdir. Japonca ve Korecenin de bazen dahil edildiği bu ailedeki dillerin birbirine köken olarak benzediği uzun yıllardır söyleniyor ancak belki de bu benzerlik yalnızca milletlerin birbirine yakın olması kaynaklıdır. Gelin Altay dil ailesine yakından bakalım ve konu hakkındaki teorileri görelim.
Asya kıtasında yaygın olarak konuşulan Moğolca, Tunguzca ve Türk dilleri ile birlikte bazen Japonca ve Korecenin de dahil edildiği dil grubu Altay dil ailesi ya da Altay dilleri olarak tanımlanır. 18. yüzyılda ortaya atılmış bu varyasımsal gruptaki dillerin gramer ve fonetik açıdan birbirine benzedikleri hakkında pek çok çalışma yapılmıştır.
Altay dil ailesi teorisi ilk kez Rus İmparatorluğu’na esir düşmüş ve doğu bölgesini gezmiş bir coğrafyacı olan Philip Johan von Strahlenberg tarafından 1730 yılında ortaya atılmıştır. Strahlenberg kabaca da olsa Türk, Moğol ve Tunguz dilleri arasındaki ilişkiyi görmüş ve bunları sınıflandırmıştır.
Altay dili, Altayistik gibi tanımlar ise ilk kez 1844 yılında Fin dil bilimci Matthias Castrén tarafından yapılmıştır. Ural dilleri konusunda da detaylı çalışmalar yapan Matthias Castrén’e göre Fin-Ugor ve Samoyed dilleri de aynı ya da benzer bir dil ailesi olarak değerlendirilmelidir. Castrén’ün bu düşüncesi nedeniyle uzun yıllar Ural - Altay dil ailesi tanımı bilimsel çevreler tarafından kabul edilmiştir.
1857 yılında Anton Boller Japoncanın, 1920 yılında G.J. Ramstedt ve E.D. Polivanov da Korecenin Ural - Altay dil ailesine ait olduğunu iddia etmişlerdir. Ramstedt daha sonra kaleme aldığı bir eserde Ural - Altay ailesi tanımını reddetmiş ve Korecenin Altay dil ailesine ait olduğunu savunmuştur.
Ramstedt’in bu eseri 1960 yılında Nicholas Poppe tarafından revize edilerek yeniden yayınlanmıştır. Yeni basımda Türk, Moğol, Tunguz dilleri ile Korece arasında kesin bir bağ görülemediği söylenmiştir. Korecenin Altay dil ailesi ile kalıtsal benzerliği olabileceği, bağlantılı olabileceği ya da bu dillerden karakteristik özellikler belirginleşmeden koptuğu gibi farklı teoriler ortaya atılmıştır.
Türkçe’nin de içinde yer aldığı Altay dil ailesi ya da diğer adıyla Altay dilleri hakkında merak edilenleri anlattık ve bu kavramın yanlış olabileceğine dair ortaya atılan teorilerden bahsettik. Altay dillerinin birbirine benzediğini düşünüyor musunuz? Düşüncelerinizi yorumlarda paylaşabilirsiniz.
Yorumlar (0)