Haydi birlikte ütopik sayılabilecek bir senaryoya doğru yola çıkalım. Ekmek almak için markete gittiğinizi ve ödemenizi Bitcoin ile yaptığınızı düşünün. Kulağa garip geliyor değil mi?
Peki bu senaryo gerçek olsaydı? Ekonomimiz nasıl şekillenir, günlük alışkanlıklarımız nasıl değişirdi? Gelin, Türkiye’nin para birimi olarak Bitcoin’i benimsemesi durumunda neler yaşayabileceğimizi inceleyelim.
Bitcoin’in fiyatı oldukça volatil. Bu da demek oluyor ki söz konusu kripto varlığın fiyatı dünyadaki pek çok farklı faktöre bağlı olarak sürekli değişebiliyor.
Bu durum enflasyonla boğuşan Türkiye ekonomisi için büyük bir belirsizlik yaratabilir.
Bitcoin’in merkezi olmayan bir dijital para birimi olduğunu düşündüğümüzde, bu durum olası bir durumda Merkez Bankası faiz oranlarını ayarlayarak ekonomiyi yönlendiremez hâle geleceğini gösterir ve bu da fiyat istikrarını bozabilir.
Bildiğimiz üzere Bitcoin’in arzı toplam 21 milyon adet ile sınırlı.
Bu durum aslında Bitcoin’i daha değerli yapan en önemli özelliklerinden biri olsa da ülke ekonomisini yönetmek için alınacak aksiyonların sınırlanmasına sebep olacaktır.
Örneğin, arzın sınırlı olması demek, merkez bankalarının olası durumlarda para arzını arttırmasının, yani para basmasının mümkün olmayacağı anlamına geliyor.
Yani Bitcoin, merkeziyetsiz yapısı ve sınırlı arzı ile resmî bir para birimi olarak belirlendiğinde, hükümetlerin müdahale etme gücünü sınırlayabilir.
Fiziksel para kullanımının büyük ölçüde azalacağı, hatta belki de tamamen ortadan kalkması beklenebilir.
Ancak bu durumun özellikle yaşlı kesim ve dijital teknolojiye alışkın olmayanlar için büyük bir zorluk yaratabileceğini de söylemek gerek.
Bitcoin cüzdanları, şifreler, QR kodları derken, para kullanımının gitgide dijitalleştiğini görebiliriz.
Ayrıca, Bitcoin’in fiyatındaki dalgalanmalar market alışverişinden konut kiralarına kadar her alanda kendini gösterecektir.
Örneğin, bugün 0.001 Bitcoin’e aldığınız bir ürün, ertesi gün fiyatının değişmesiyle daha pahalı ya da ucuz olabilir.
Bu durum, fiyat istikrarını tamamen bozarak insanların harcama alışkanlıklarını derinden etkileyecektir.
Bitcoin’in resmî para birimi olarak benimsendiği senaryoda, geleneksel bankacılık işlemlerinin yerini daha yenilikçi çözümlerin aldığını görmek mümkün olabilir.
Bu doğrultuda bankaların kripto varlıklara dayalı finansal ürünler çıkarması beklenebilir.
Ancak, bu geçiş sürecinde güvenlik önlemlerinin çok sıkı olması gerekir çünkü Bitcoin’in dijital yapısı, siber saldırıları riskini barındıracağından özellikle finansal kuruluşların siber güvenlik gibi konulara büyük yatırım yapması gerekir.
Dolayısıyla artan ilgi ile ilk etapta piyasalarda olumlu rüzgârlar estiğini ve yatırımcıların kripto varlıklara yöneldiğini görebiliriz.
Ancak piyasanın yüksek bir volatiliteye sahip olması hem büyük kazançlar hem de büyük kayıplara sahne olabileceğinden, bu aşamada ciddi kayıplar yaşanmaması için halkın finansal okur yazarlığının güçlü olması gerektiğine vurgu yapmakta da fayda var.
Tasarruflarını geleneksel para birimleriyle tutan insanlarsa Bitcoin’in volatil yapısından dolayı gelecekteki ekonomik durumlarını tahmin etmekte zorlanabilirler.
Bu durum, uzun vadeli bir finansal planlama yapmayı zorlaştıracak ve ekonomik belirsizlik yaratacaktır.
Yani bu süreç, dikkatlice planlanması ve her aşamasında titizlikle ilerlenmesi gereken bir süreç olarak öne çıkıyor.
Fiyat dalgalanmaları, ekonomide belirsizlik yaratırken, dijitalleşme sürecine hız kazandırabilir ve küresel çerçevede yatırımcıların ilgisini çekebilir.
Ancak, bu süreçte halkın hem dijital hem de finansal okuryazarlığını artırmak, siber güvenliği sağlamak ve geleneksel ekonomik yapı ile kripto dünyası arasında dengeli bir köprü kurmak şart gibi görünüyor.
Yorumlar (0)