Teknolojinin ışık hızında ilerlediği bir çağda yaşıyoruz. Akıllı telefonlarımız, saatlerimiz, hatta buzdolaplarımız bile internete bağlıyken, her gün elimize aldığımız o küçük dostumuz TV kumandası sanki biraz çağın gerisinde kalmış gibi hissettiriyor.
Elinizi koltuğun yanına atıp kumandayı aldığınızda, televizyonu çalıştırmak için ona doğru tutmanız gerektiğini bilirsiniz. Peki her cihazın Bluetooth ve Wi-Fi ile konuştuğu bu dünyada, TV kumandaları neden hâlâ bu "eski" olarak görülen kızılötesi (infrared veya IR) teknolojisinde ısrar ediyor?
Bu durumun sebebi aslında teknolojinin gerisinde kalmak değil, tam aksine müthiş bir pratikliğin ve mühendislik sadeliğinin sonucu. Üreticilerin kumandalarda kızılötesi kullanmaya devam etmesinin arkasında maliyetten pil ömrüne, basitlikten güvenilirliğe kadar uzanan oldukça mantıklı ve güçlü nedenler yatıyor.
Bluetooth ve Wi-Fi varken kızılötesinin tercih edilmesi, bir araba yarışında bisiklet kullanmaya benzetilebilir ancak durum inanın hiç de öyle değil. Televizyon başlı başına temel fonksiyonlardan ibaret olduğundan, aslında kızılötesi âdeta biçilmiş bir kaftan.
Herhangi bir elektronik ürünün üretiminde maliyet en önemli faktörlerden biridir ve kızılötesi teknolojisi inanılmaz derecede ucuzdur. Bir IR vericisi (kumandadaki LED lamba) ve bir IR alıcısı (televizyondaki sensör) üretmek sadece birkaç kuruşa mal olurken buna karşılık bir Bluetooth veya Wi-Fi çipi hem daha karmaşık hem de kat kat daha pahalıdır.
Milyonlarca televizyon üretildiğini düşündüğünüzde, kumandadaki bu küçük maliyet farkı bile devasa bir tasarruf anlamına gelir.
En son ne zaman TV kumandanızın pilini değiştirdiğinizi hatırlıyor musunuz? Muhtemelen aylar, hatta belki de yıllar önceydi. Kızılötesi sinyaller sadece bir düğmeye bastığınız o kısacık anda enerji harcar. Geri kalan zamanda ise neredeyse hiç güç tüketmez.
Bluetooth ve Wi-Fi ise sürekli olarak aktif bir bağlantı kurmaya veya aramaya çalıştığı için çok daha fazla enerjiye ihtiyaç duyar. Eğer kumandanız Bluetooth olsaydı, onu da akıllı telefonunuz gibi sık sık şarj etmeniz gerekebilirdi.
Kızılötesi kumandanın en güzel yanı basitliğidir. Eşleştirme, şifre girme ve ağa bağlanma gibi dertleri yoktur. Pili takarsınız ve çalışır. Sinyal nettir ve görevini yapar.
Bluetooth cihazlarda ise zaman zaman yaşanan bağlantı kopmaları ve eşleşme sorunları can sıkıcı olabilir. Televizyon izlemek gibi basit bir eylem için kimse kumandasıyla teknik bir mücadeleye girmek istemez.
Elbette piyasada Bluetooth veya Wi-Fi ile çalışan "akıllı kumandalar" da mevcut. Özellikle yeni nesil Smart TV’ler, Apple TV veya Android TV Box gibi cihazlar bu teknolojiyi kullanmayı tercih ediyor. Peki neden?
Özetle standart bir TV kumandasının hâlâ kızılötesi kullanması bir geri kalmışlık belirtisi değil, "bozuk değilse dokunma" felsefesinin mükemmel bir örneğidir. Sadece kanal değiştirmek, sesi ayarlamak ve televizyonu açıp kapatmak gibi temel görevler için kızılötesi daha ucuz, daha uzun pil ömrüne sahip, daha basit ve daha güvenilir bir çözümdür.
Kızılötesi kumandalar genellikle doğrudan görüş açısı olduğunda yaklaşık 10 metreye kadar etkili bir menzile sahiptir. Arada duvar, mobilya gibi bir engel varsa sinyal televizyona ulaşamaz.
Evet. Eğer telefonunuzda (bazı Xiaomi ve Huawei modelleri gibi) bir "IR Blaster" yani kızılötesi verici varsa, uyumlu uygulamalarla neredeyse tüm eski ve yeni televizyonları kontrol edebilirsiniz. Eğer televizyonunuz bir Smart TV ise genellikle aynı Wi-Fi ağına bağlıyken telefonunuza indireceğiniz markanın kendi uygulamasıyla rahatça kontrol edebilirsiniz.
Evrensel kumandalar, hafızalarında yüzlerce farklı markanın kızılötesi sinyal kodlarını barındırır. Cihazınızın marka kodunu kumandaya girerek onu anında uyumlu hâle getirebilirsiniz. Bazı modeller ise orijinal kumandanın sinyalini "öğrenerek" kendini programlayabilir.
Yorumlar (0)