Okuduğumuz kitaplar beyaz perdeye aktarıldıkları zaman izleyicileri bazen hayal kırıklığına uğratabiliyor. Çünkü kitapların bize hissettirdiği duygular, yazılan hikayenin konusunun işleniş tarzı ve betimlemelerin okuyucuya aktarılması gibi konular filmlerde zaman zaman eksik ve değiştirilmiş olarak izleyiciye aktarılıyor, bazen hiç aktarılmadığı bile oluyor. Haliyle de okuyucunun kurduğu hayaller, vizyona giren filmi izlediğinde suya düşüyor.
Tabii ki her zaman durum böyle sonuçlanmıyor. The Godfather, Yüzüklerin Efendisi ve Yeşil Yol gibi uyarlandıkları kitaplara bağlı kalmış, hikayeyi kitaptaki gibi yansıtabilmiş ve hissettirebilmiş başarılı filmlerin sayısı da bir hayli fazla. Biz de bu içeriğimizde kitaplarına sadık kalmış filmlerin 10 tanesine yer verdik.
Kitaplarına sadık kalmış filmlerin ilki olan Esaretin Bedeli, Stephen King’in “Rita Hayworth ve Shawshank’in Kefareti” adlı romanından beyaz perdeye uyarlandı. Frank Darabont tarafından yazılıp yönetilen başarılı filmde yaşanan olaylar, hemen hemen kitapta da olduğu gibi aynı kaldı.
Peter Jackson’ın film üçlemesi için J. R. R. Tolkien’in destansı fantastik romanlarına sadık kaldığını söyleyebiliriz. Bazı hayranlar filmde yeteri kadar Tom Bombadil’in gözükmediğinden yakınsa da hikayenin başarılı bir şekilde aktarılması ve izleyiciye umudu, kahramanlığı iliklerine kadar hissettirmesi bu eksikliği kapatıyor.
Coen kardeşler tarafından yönetilen 2007 yapımı 4 Oscar ödüllü film, biri para dolu bir evrak çantasıyla, diğeri ise onu bulmakla görevli iki adamın başından geçen olayları izleyicilere aktarıyor. Javier Bardem, Josh Brolin ve Tommy Lee Jones’un başarılı performanslarıyla desteklenen film, romanın olay örgüsünü baştan sona takip ediyor.
Mario Puzo’nun New York Times’ın en çok satan polisiye romanı için büyüleyici, dehşete düşürücü, sürükleyici ve karanlık bir roman diyebiliriz. Francis Ford Coppola’nın yönettiği Marlon Brando ve Al Pacino’nun başrollerini paylaştığı film uyarladığı The Godfather serisi, bazılarına göre şimdiye kadar yapılmış en başarılı filmler olarak görülüyor. İlk iki film de En İyi Film ve En İyi Uyarlanmış Senaryo dallarında Oscar kazanması da bu düşüncenin doğru destekliyor.
Jonathan Demme’nin yönettiği korku-gerilim filmi olan Kuzuların Sessizliği, Thomas Harris’in okuyucularına kabuslar yaşatan romanının orijinaline sadık bir uyarlaması. Oldukça zeki ve soğukanlı yamyam Hannibal Lecter’ı ünlü aktör Anthony Hopkins’in canlandırması da filme ayrı bir hava katıyor.
Stephen King’in romanından beyaz perdeye uyarlanan bir diğer film ise Yeşil Yol. Ana karakter Paul’un anılarını kağıda dökmek yerine anılarını başka birine anlatmasının kitap ile film arasındaki tek fark olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca King, Frank Darabont’ın yönettiği film hakkında hikayenin orijinaline kıyasla "bazı konularda daha yumuşak yansıtıldığını” da söylüyor.
Genç yönetmen Greta Gerwig, Louisa May Alcott’un dünya klasiklerinin arasında yer alan romanı Küçük Kadınlar’ı uyarlanmasıyla oldukça dikkat çekici bir iş ortaya koydu. Gerwig, orijinal hikayeye farklı olarak Jo’yu Küçük Kadınlar romanının yazarı olarak gösteriyor. Bu da romanın gerçek dokusunu bozmadan hikayedeki tutku ve başarı konularına basit ama etkili bir dokunuş katıyor.
Emma Donoghue, romanın yayınlanmasından önce Gizli Dünya’nın senaryo uyarlamasını yazdı çünkü olay örgüsünün film yapımcılarının dikkatlerini çekeceğinden baştan beri emindi. Yönetmen Lenny Abrahamson’ın film çekimleri için tek set kullanması, romanın klostrofobik ve gergin ortamını yansıttı.
Amerikalı yönetmen Steven Spielberg’ün Thomas Keneally’nin romanını beyaz perdeye uyarlaması, sinema tarihinin belki de şimdiye kadarki en duygusal ve dokunaklı filmlerinden biri haline getirdi. Film, tarihin en korkunç olaylarından biri olan Yahudi Soykırımı’nı detaylı bir şekilde ele alıyor ve insanlığın ne kadar kötü yola düşebileceğini bir kez daha gözler önüne seriyor.
Clint Eastwood’un yönettiği Gizemli Nehir, Dennis Lehane’nin aynı adlı romanından uyarlandı. Okurlar ve eleştirmenler, Sean Penn’in Oscar ödüllü performansının sorunlu eski mahkum Jimmy’yi mükemmel bir şekilde canlandırdığını düşünüyorlar. Başarılı yönetmen Eastwood için romanın hem tarzını hem de içeriğini yakalayarak kitabın ön plana çıkan Boston atmosferini tasvir etme konusunda mükemmel bir iş çıkardığını söyleyebiliriz.
Yorumlar (0)