Geçtiğimiz günlerde Electronic Arts’ın 2007-2013 yılları arasında CEO’su olan John Riccitello’ya “en kötü CEO” dense de bu listemizde başka isimler var.
Apple’dan Microsoft’a, General Motors’tan Volkswagen’e kadar pek çok şirket, pek çok CEO felaketi. İşte kara listemiz:
1990’ların sonunda Enron, enerji sektörünün parlayan yıldızıydı ama CEO Kenneth Lay ve ekibi, şirketin mali tablolarını manipüle ederek kârlarını olduğundan yüksek gösterdi.
20 binden fazla çalışanın işsiz kaldığı yolsuzluk sonucunda 2001’de Enron iflas açıkladı. Lay ise dolandırıcılık ve komple suçlarından hüküm giydi. 30 yıla kadar hapis cezası bekleniyordu ancak kendisi Temmuz 2006’da kalp krizi geçirerek öldü.
2000-2009 yılları arasında General Motors’un CEO’su olan Rick Wagoner, şirketin iflasa sürüklenmesinde büyük rol oynadı. Yanlış stratejiler ve pazar dinamiklerine uyum sağlayamaması nedeniyle GM, 2008’de 172,8 milyar dolarlık borçla iflas koruma başvurusunda bulundu. Wagoner, ABD hükûmetinin talebiyle istifa etti.
Merrill Lynch’in 2003-2007 yılları arasındaki CEO’su Stan O’Neal, mortgage’a dayalı borçlanma stratejileriyle şirketi büyük bir krize sürükledi. Yanlış kararlar, şirketin Bank of America tarafından satın alınmasına yol açtı. Stan O’Neal ise 161,5 milyon dolarlık tazminatla kapıdan çıktı.
1983’te Steve Jobs tarafından Apple’a CEO olarak getirilen John Sculley, kısa süre sonra Jobs’ı şirketten uzaklaştırdı. Liderliği ise Apple’ın yenilikçi ürünler geliştirmede zorlanmasına neden oldu ve pazar payını kaybederek o dönemde ciddi finansal sıkıntılara yol açtı.
Dip not olarak 1987’de Sculley’nin Silikon Vadisi’ndeki en yüksek maaşlı yönetici olduğu ve o zamanlar duyulmamış bir miktar olan 2,2 milyon dolar kazandığını da söylemiş olalım.
Tyco International’ın CEO’su Dennis Kozlowski ise şirketin fonlarını kişisel lüks harcamaları için kullanarak şirketin gelirlerini 500 milyon dolar şişirerek yatırımcıları yanılttı. 2005’te yargılanarak hapse mahkûm edildi ama 2014’ün sonlarına doğru şartlı tahliye edildi.
Steve Ballmer, 2000-2014 yılları arasında Microsoft’un CEO’su olarak görev yaptı. Şirketin gelirlerini ve kârlarını artırsa da stratejik hataları ve inovasyona geç uyum sağlaması nedeniyle büyük fırsatları kaçıran bir lider olarak anılıyor.
En büyük hatalarından biri de akıllı telefon devrimini kaçırmasıydı. Ballmer, 2007’de tanıtılan iPhone’la dalga geçerek, Microsoft’un mobil pazarına yatırım yapmasını geciktirdi. Bu süreçte Google’ın Android işletim sistemi de hızla yükseldi.
Ayrıca Windows 8 ve Zune gibi başarısız ürünler, Microsoft’un tüketici elektroniği pazarında geride kalmasına neden oldu.
1999-2005 yılları arasında Hewlett-Packard’ın CEO’su olan Carly Fiorina, maliyetleri düşürme bahanesiyle binlerce insanı işten çıkarırken bunu kendine ikramiyeler ve ayrıcalıklarla kendine çevirdi.
Üzerine bir de Compaq ile tartışmalı bir birleşmeye imza attı. Birleşme, beklenen sinerjiyi yaratmadığı gibi şirketin performansını da düşürdü. HP hissesi onun görev süreci boyunca değerinin yarısını kaybetti. Sonuç olarak, 2005’te Fiorina görevinden alındı.
Kodak’ın eski CEO’su Kay Whitmore, 1990’ların başında şirketin dijital fotoğrafçılığa geçiş yapmasını engelleyen liderlerden biri olarak biliniyor.
Kodak, dijital fotoğrafçılığı icat eden şirketlerden biri olmasına rağmen, Whitmore geleneksel film işine odaklanmaya devam etti. Bu stratejik hata, Kodak’ın pazar liderliğini kaybetmesine neden oldu. Ayrıca Whitmore, esas olarak maliyetleri yeterince düşüremediği için üç yıl sonra kovuldu.
Warren Anderson ise bir başka başarısız ismimiz. Kendisi, 1984’te Hindistan’ın Bhopal kentinde gerçekleşen tarihin en büyük endüstriyel felaketlerinden biri olan Union Carbide gaz sızıntısının sorumlularından biri olarak görülüyor.
Union Carbide’a ait kimyasal tesisin bakım eksiklikleri ve güvenlik ihmalleri nedeniyle meydana gelen sızıntı, binlerce insanın ölümüne ve yüz binlercesinin sakat kalmasına yol açtı.
Felaketin ardından Anderson, Hindistan hükûmeti tarafından suçlandı ancak ABD’den Hindistan’a iade edilmedi.
Ve geldik listemizin son başarısızlık olayına. Martin Winterkorn, 2007-2015 yılları arasında Volkswagen’in CEO’su olarak görev yaptı ve şirketi küresel çapta en büyük otomobil üreticilerinden biri hâline getirdi ama onun dönemine damga vuran en büyük olay 2015’te patlak veren “Dieselgate” emisyon skandalı oldu.
Volkswagen, 11 milyon dizel aracın emisyon testlerinde manipülasyon yaparak çevre düzenlemelerine uygun gibi gösterildiği ortaya çıktı.
Bu skandal, Volkswagen’e milyarlarca dolarlık ceza, itibar kaybı ve büyük bir güven krizine mal oldu. Winterkorn, baskılar sonucu istifa etmek zorunda kaldı ve hakkındaki dava süreçleri uzun yıllar devam etti. Dieselgate, kurumsal etik ihlallerine karşı en büyük skandallardan biri olarak tarihe geçti.
Daha birçok örnek olsa da bunlar bile yeterli gibi değil mi? Görüyoruz ki basamakları CEO level’ına kadar çıkarsanız bile yanlış kararlar şirketler üzerine oldukça yıkıcı olabiliyor.
Liderlik koltuğunda oturanların stratejik düşünme, etik değerler ve pazar dinamiklerine uyum sağlama konularında dikkatli olmaları gerektiğini bir kez daha anlıyoruz.
Yorumlar (0)